Perşembe, Mart 20, 2008

Otobüste Postası: TavlaMekanı MediaMarkt'a Gider


TavlaMekanı'ndan Galatalı, akşam işten çıktıktan sonra MediaMarkt'a gitmeye niyetlenir.
Hikayenin devamı aşağıda : )

Cumartesi günü, arkadaşımla şu MediaMarkt'a gidelim dedik. Saat 17:00'de Sirkeci'de işten çıktık, önce tramvaya binip Yusufpaşa'ya geldik. Aktarma yaparak 145T (express - çift katlı) Beylikdüzü otobüsüne bindik. Çok kalabalıktı kapı ağzına yakın bir yerde, şoförün tam yanında idik. Yola çıkan otobüs Vatan Caddesi'ne indiğinde arabaların kırmızı ışıkları gözümüzü almaya başlamıştı (yani yoldaki araçların stop lambaları). İlk gördüğümüzde irkildik ama o meyanda otobüs şoförü biz sormadığımız halde "az ilerde yol çalışması var, birazdan yol açılır dedi". Biz de iyi dedik ama aradan geçen 45 dakika boyunca sadece 100, hadi bilemedin 150 metre kadar yol almıştık. Bu saatten sonra inelim artık, dedik ama ikimizde de şoföre "inebilir miyiz" diye soracak yürek yoktu. Şoförün bize bu kelimeyi kullandıktan sonraki düşüncelerini inanılmaz derecede merak ediyorduk, tabi bu arada bir de yolcular var. Neyse aradan bi 5 dakika daha geçti . Mükemmel bi hamle ile cümleyi kullandık... Ve sonuç: sadece kapı açıldı, biz de indik. :)

Çarşamba, Mart 19, 2008

Kurye

Geçtiğimiz haftalarda, Çağlayan tarafında bir sahne ile karşılaştım. Paylaşması şimdiye kaldı...
Akşam dönüş trafiğinde arabaların otobüslerin arasından makaslar yaparak geçen bir kurye hızla yola atıldı. E-5 üzerinde. O sağa sola hızlı hareketler sırasında, rüzgarın da etkisi ile arka tarafındaki evrak çantası bir anda açıldı ve zarflar E-5'e dağılıverdi. O kadar hızlı gidiyordu ki, arkasındaki arabalar uyarsa bile fark etmeyecekti -ki aynen öyle oldu-.
Yola dağılan zarflara bakarken "birisinin hayatı kararmış olabilir" diye düşündüm. Elden ne gelir ki şimdi. Hangi kurye firmasına ait oldukları bile belli olmuyor uzaktan...

Pazar, Mart 16, 2008

Bundan çok değil 2 sene önce, bundan 2 önceki işimdeyken, evden işe gitmek için taksiye bindim. Çok çok 7-8 dakika sürecek bir mesafeydi. Taksici beni Beşiktaş sahil yolundan aldı, Akaretler yokuşuna bıraktı. Bu süre zarfında geçen olaylara gelirsek..
Taksiciyi gözyaşları içinde görünce tabiki her normal insanın yapacağı gibi iyi misiniz beyfendi herşey yolunda mı diye sordum. Adamcağız kızının lösemi olduğunu, Ortaköy'deki Pfizer ilaç şirketinden az önce çıktığını ve kızının yaşaması için bir gün içinde alması gereken bir ilaç olduğunu ve artık hiç parası kalmadığı için ilacı alamadan çıktığını söyledi. Para isteyecek kimsesinin kalmadığını ve hastaneye gitmeye cesaretinin olmadığını söylüyordu. O yaştaki bir adamı ağlarken çok görmemiştim, olay tümüyle çok üzücüyüdü. Adama ilacın fiyatını sordum, beni ne zengin ne de fakir yapacak bir paraydı, maaşımı da yeni almıştım, taksiden inerken adama bir dakika beklemesini söyledim ve bankadan parayı çektim, verdim. Benim zengin olmadığım belliydi, adam gerçekten şok olmuştu, bakışları bir değişmişti, sanki pişmanlığa benzer bir bulut geçiyordu gözlerinden, neyse çok teşekkür etti ve hızlıca ayrıldı. Bu arada ben yolda adama kızının hangi hastanede olduğunu ve adını soyadını falan sormuştum.
Ofise çıkınca hastaneye telefon açtım ve böyle bir hastanın olmadığını öğrendim. Üzüldüğüm gerçekten yardıma ihtiyacı olan bir sürü insan vardı ve ben salak gibi doğru yere yardım edememiştim, ama bunu o sırada bilemezdim tabi. Yine de bir tebessüm belirdi yüzümde, elimde adı soyadı yazan kız ölmek üzere olan küçük bir kız değildi, öyle bir kız yoktu.

Cuma, Mart 14, 2008

Otobüste Postası - Neyin var

Hikayemiz Serdar Kayman'dan.

Özel bir şirkette çalışıyorum. Evim Fındıklı'da, işyerim Levent'te.
Bir gün iş çıkışı iş arkadaşımla Levent durağına otobüse binmek üzere geldik..
Beklemeye koyulduk... 559C geldi işimize yaramadığı ve aktarma yapmayı pek sevmediğimiz için pas geçtik..
İyi ki pas geçmişiz..:))
Sonra 58 ul geliverdi.. İkarus, Macaristan yapımı..
Neyse ilk akbili ben bastım. Aylık akbil kullandığım için basmaktan korkmuyorum eskisi gibi..
Yanımdaki arkadaşım bayan olduğu için otobüsün harekete geçmesinden 3-4 dakika sonra akbilini bulabildi ve bastı..
Ben de her şeyden habersiz ön kapının yanındaki girintide bekliyorum :)
Zincirlikuyu durağına yaklaşınca şoför amca bey "senin neyin var?" diye bir soru yönetti bana..
Ben ansızın cevap verdim:
"Böğrüm ağrıyor, kalbime bişeyler batıyor sanki" dedim.. Gülmeye başladım..
"pardon" dedim sonra, anlamamıştım neyi kastettiğini..
Şöför tekrarladı "senin neyin var"
Ben gene gülmeye başladım...
Anladım ki ben akbil bastım mı , bilet attım mı ya da şöföre 150 lira kazandırdım mı diye soruyormuş..
Şoför bey "kusura bakmayın anlamadım neyi kastetdiğinizi dedim ve tatlıya bağladım".
Haliyle baya bozuldu şöför amcamız..
"Bizim oralarda öyle derler." dedi..
"Nerelisiniz?" diye sorduğumda...
"Yozgatlıyım." yanıtını aldım.
Otobüsten indiğimde deli gibi gülmeye başladım.. Hâlâ da aklıma geldikçe gülüyorum..
Hatta işyerinde arkadaşlarımız arasında bi espri oldu..
Gördüğüm her Yozgatlıya da soruyorum var mı böyle bir şey diye...
"senin neyin var".

Perşembe, Mart 06, 2008

Taksilerin "Geçiş Önceliği" var mı?

İsmi bizde saklı bir arkadaşımız bir yakınını hastaneye götürürken bir taksici tarafından sıkıştırılıyor. Hani şu sağa dönüşlerde/sağdan girişlerde kuyruğa girmeyip sıranın en baş tarafına burun sokarak yola girmeye çalışan modellerden bir tanesi denk gelmiş. Burnunu dayayan taksiciyle aralarında bir diyalog yaşanmış ve....

Yazışma aşağıda:

BAŞVURU TARİHİ : 02/03/2008 11:19:28
BAŞVURU AÇIKLAMASI :
1 Mart 2008 Cumartesi akşamı Ümraniye trafiğinde normal seyir halinde iken bir taksi tarafından tehlikeli bir şekilde sıkıştırıldım. 34 TBU 91 plakalı taksinin şoförünü uyardığımda, "sen keyfin için geziyorsun ben ekmek parası kazanıyorum, ben geçerim" cevabını verdi.
Sorum şu: İstanbul trafiğindeki taksilerin diğer araçları sıkıştırıp önlerine geçmelerine imkân tanıyan bir geçiş üstünlüğü var mıdır?
Kanunda ya da belediye düzenlemelerinde böyle bir yol üstünlüğü tanımlanmış mıdır? Taksici esnafına belediye eğitim vermeyi düşünmekte midir? Bu eğitimlerde "medeniyete giriş" ve "başkalarının hakkında saygı" gibi kavramlara yeterince yer verilmekte midir?

imza (ismi gizli)


Gelen cevap ise şöyle:

Sayın (ismi gizli);
Başvurunuz Toplu Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü'ne iletilmişti. İlgili müdürlüğün cevabı aşağıdadır.

"Söz konusu şikayet üzerine 34 TBU 91 plakalı ticari taksi sahibine ve şoförüne bu tür şikayetlere mahal vermemeleri konusunda gerekli yasal uyarı yapılmıştır. Ayrıca 2006 yılında 6000 2007 yılında 8000 taksi şoförüne eğitim verilmiş olup eğitim sonrasında yapılan sınavda başarı gösterenlere ticari araç kullanım belgesi verilmiştir. Bu kapsamdaki eğitim çalışmalarımız da devam etmektedir."
Bilgilerinize...

Metroda Thriller



Barış, İngiltere Defteri'nde görmüş.

Londra metrosundan bir Thriller 25'nci yıl kutlaması. Benim de hoşuma gitti. Videoyu buraya da taşıyoruz. İstanbul metrosunda böyle bir kampanya yapmak için metro hattının biraz daha uzaması gerekiyor galiba. Hani Taksim'de başladığın gösteri, daha 4 Levent'e geldiğinde henüz yarısına bile gelmemiş olabilir. : ) (yoksa o hat sadece bana mı o kadar kısa geliyor?)

Çarşamba, Mart 05, 2008

Otobüs Genel Bilgi


Otobüslerin sağında solunda yazan rakamlar vardır hani. Ne olduğuna dair herhangi bir fikrim yoktu. Bizim şoförden öğrenene kadar. Meğersem (mesela fotoğraftaki otobüste gösterdiğim gibi) o rakam yığınının başındaki şey, otobüsün "model yılı" oluyormuş. Yani fotoğraftaki bu otobüs 2007 modelmiş. Bu bilgiyi öğrendiğim sırada 2006 model bir otobüsün içindeydim. Eskiden kullandığı 92 model otobüsün nasıl da "canavar gibi" olduğunu anlatıyordu şoför bize.

Bir de İstanbul'daki taksiler ve minibüsler ile ilgili ek bilgi: İstanbul'a dışarıdan gelen kişilerin işine yarayabilir (hatta çoğu İstanbullunun da bu ayrımın farkında olmadığını keşfettim geçtiğimiz günlerde. O yüzden paylaşıyorum.).
Eğer önünüzde sarı bir taksi duruyorsa ve plakası T ile başlamıyorsa sahte taksi demektir (Yalnız, unutmayın; şehir dışında çalışan vişne rengi taksilerin plakası T ile başlamıyor).
Önünüzde bir minibüs duruyor ve plakası M ile başlamıyorsa o da kaçak minibüs demektir. Lütfen oradan hızla uzaklaşınız.

Pazar, Mart 02, 2008

Kadıköy, Kadıköy

Dün akşam Taşkışla'ya doğru yürüyorduk. Kadıköy dolmuşlarının oradan geçecektik. Dolmuş şoförleri kenarda dikilmişler, çay içiyorlar; yolculardan bir kız da dolmuşun kenarında, sigara içip "son yolcunun" gelmesini bekliyor. Hani yolcuların sabırsızlıkla "e hadi biri gelse de dolmuş hareket etse" dediği bekleme anlarından biri yani. Gecenin o saatinde de pek yolcu gelecek gibi görünmüyor.
Sigara içen kız da sıkılmış herhalde, biz tam dolmuşun yanından yürüyüp geçerken "Kadıköy, kadıkööy" diye muavinlik yapmak zorunda hissetti.
Dolmuşa binseydik demek ki çok sevinecekti ama maalesef, biz Kadıköy'e gitmiyorduk.

O arkadaşa özrümüzü buradan iletirim. İyi yolculuklar dilerim.