Salı, Temmuz 27, 2010

Sayın Yolcularımız

Yolcuların şaşkın kulakları ve bakışları arasında
Mecidiyeköy-Başakşehir istikametinde seyahat eden sayın yolcularımız, otobüsümüz İSTOÇ durağına gelmiştir. Hepinize hayırlı işler dileriz.

diyen 146M şoförünü alkışlıyoruz, bir de sonraki duraklarda durmayı unutmasaydı daha iyi olurdu ama olsun.

Cumartesi, Temmuz 10, 2010

Toplu Taşıma Araçlarında Hayatta Kalma Rehberi

Bugün Sabah gazetesinin Cumartesi ekinde Toplu Taşıma Araçlarında Hayatta Kalma Rehberi yazısı var. Paylaşmak güzeldir diyerek gözler önüne seriyorum.

İLK DURAKTAN BİNEN KAZANIR
Toplu taşıma araçlarına ilk duraktan binmekte her zaman fayda var. Eğer aceleniz yoksa, ilk durağa giderek araca buradan binmek hayatınızı kurtarabilir. Çünkü toplu taşıma araçlarının şanslıları, oturacak yer bulabilenlerdir.

EZİLME VE BOĞULMAYA KARŞI...
Yaz sıcaklarında toplu taşıma araçlarında hayatta kalabilmeniz için gereken şeylerden biri de 'yaşam üçgeni'. Yaşam üçgeni terimine, deprem haberlerinden alışığız. Göçük altında kalma ihtimaline karşı, yaşadığımız yerlerde, sığınabileceğimiz bir 'yaşam üçgeni' yaratmamız salık verilirdi. Ağzına kadar dolu bir toplu taşıma aracında sıkışıp kalmak da deprem kadar tehlikelidir. Bu nedenle, toplu taşıma araçlarında koltukların arkası ve kapı boşlukları, size bir yaşam alanı sağlayabilir, hatta ezilme ve boğulma tehlikesinden kurtarabilir.

HER YERE DE OTURULMAZ
Bazı araçlarda, boş bulsanız da oturmamanız gereken yerler vardır. Mesela orta kapının hemen arkasında, kapıdan cam bir panelle ayrılan koltuklar tehlikelidir. Çünkü otobüsteki hava akımı, cam panele takılarak size ulaşmayacak, boğulma tehlikesi yaşatacaktır. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da güneşin nereden geleceğini hesaplamak. Yanlış bir hesaplama yaparak, güneşli tarafa oturmanız, kendinizi fırında hissetmenize neden olur. Ayrıca motoru arkada olan yeni nesil otobüslerin arka koltuklarından da kaçınmalısınız. Motor yanında oturmak, hararete neden olarak, su kaynatmanıza sebep olabilir!

YAŞAM KAYNAĞI: SU
Toplu taşıma araçlarında, yaz sıcaklarından korunmak için yanınızda su taşımanızı tavsiye ederiz. Üstelik suya sadece içmek için ihtiyacınız olmayacak. Sıcaklardan bunalmaya başladığınızda, suyu başınızdan aşağıya, ufak ufak dökerek serinleyebilirsiniz. Hayatınızı garanti altına almak için yanınızda bir de kitap bulundurun. Edebi açıdan olmasa da serinlemek için toplu taşıma araçlarında kitapların, yellemedeki faydası yadsınamaz.

CAM KENARI HAYAT KURTARIR
Yeni nesil otobüslerde ve metrobüslerde klima imkânı da var. Fakat bu her zaman rahat bir yolculuk yapabileceğiniz anlamına gelmiyor. Ama olsun. Klimanın etkisini katlamanın da yolları var. Klimanın sağladığı soğuk hava, cam kenarlarından üflendiği için, camlara yakın durmanızı öneririz. Camdan size ulaşacak hava, ineceğiniz durağa kadar hayatta kalmanızı sağlayacaktır.

TARTIŞMAYIN, VÜCUT ISINIZ ARTAR
Eğer bindiğiniz araç, klima teknolojisinden yoksunsa yapmanız gereken açık bir pencere bulmak. Kafanızı dışarı çıkararak serinleyebilirsiniz. Fakat tıkanan trafikte açık pencereler de etkisiz kalıyor. Bu arada açık pencereler, bazı oturan yolcuların tepkisini çekebiliyor. Hiddetlenmemek gerekir. Çünkü, bir tartışmaya girmek vücut ısınızı yükselterek sizi daha da terletecektir.

KALABALIĞI YARIN
Dişinizi sıkıp, ineceğiniz durağa kadar dayandınız, ama toplu taşıma mücadeleniz henüz bitmedi! Tıklım tıkış toplu taşıma araçlarında, inmek için kalabalığı yarmanız gerekecektir. Kalabalığın arasından geçebilmek için yanınızdaki herhangi bir eşyanızı kullanın ve geçeceğiniz yerlerde boşluk yaratmaya çalışın.

OKSİJEN BİRİKTİRMEYE BAKIN
Toplu taşıma mücadelesinin en zorlu evrelerinden biri de aktarma yaptığınız zamanlardır. Sıcak havada, güneş tam tepedeyken, özellikle metrobüs kullanıyorsanız aktarma yapabilmek için üst geçitleri aşmanız gerekecek. En iyisi yavaş adımlarla yürüyerek, bir sonraki yolculuk için oksijen biriktirmek. Çünkü yeni bir yolculuk sizi bekliyor.


Ekleme yapmak isteyen var mı? :)

Pazar, Haziran 13, 2010

Bizde şans yok ki

Yer Mecidiyeköy metrosu. Düzenli bir anons: "Perona gelecek olan metro yolcu almayacaktır. Lütfen bir sonraki metroyu bekleyiniz" En az on kere söyledi sanırım.
Metro perona gelince içinde de yolcular olunca haliyle inanmıyoruz. biz bineriz bu metroya diyoruz. Huraaaaa! Sonra kös kös geri iniyoruz. Trenin ışıklarını söndürüyor vatman.
Metro tam hareket edecekken içerde kalanların olduğunu farkedince kapıyı bir kez daha açıyor, içerden 6-7 kişi iniyor ve kapıyı hemen kapatıyor, hareket ediyor.
Bir bakıyoruz, bir kızla bir erkek hala metronun içindeler. Alakasız yerde oldukları için birbirlerini tanımadıklarını varsayıyoruz.
Hemen arkamdakiler muhabbete başlıyor: "Abi baksana adam hatunla kaldı, karanlık da zaten. Bizde şans yok ki bize böyle bir şey denk gelsin!" "Evet abi ya hakkaten öyle."
Devamını dinlemiyorum muhabbetin, devam ediyormu bilmiyorum.

Cuma, Mayıs 21, 2010

Fare bizden

Mecidiyeköy metro girişindeki uzun koridorda (koridor denmez herhalde ama ne denir bilemedim) duvarın dibinde ceviz büyüklüğünde bir fare yavrusu, bakıyorum neredeyse hiç hareket etmiyor. Yoluma devam ediyorum, akbilimi basıyorum.
Güvenlik kişisini görüyorum, yanına gidiyorum ve "Orda fare var, haberiniz olsun" diyorum.
Güvenlik kişisi duruyor, düşünüyor ve "O fare buranın, evet" diyor.
"Tanıdık yani" diyorum
Evet anlamında başını sallıyor şapşal bir gülümsemeyle.
İçimden "bununla mı uğraşacağım" diyorum ve devam edip metroya biniyorum.

Aklınızda bulunsun, mecidiyeköy metroda küçük bir fare görürseniz korkmayın, tiksinmeyin, şaşırmayın.
O fare bizden:)

Çarşamba, Mayıs 05, 2010

oturduğun yerden taksimetre hesaplamak

http://taksiyle.com adresine girerek, harita üzerinden bulunduğunuz nokta ile gideceğiniz yeri seçtikten sonra taksimetrenin ne kadar yazacağını görebileceğiniz bir uygulama. Belirli tarayıcılarda bulunduğunuz noktayı tarayıcınızın keşfetmesini de sağlayabiliyorsunuz.

Cuma, Nisan 16, 2010

sevgili istanbul ulaşım sistemi


Öptüm Bay'cı arkadaşlar yüzüncü mektuplarını İstanbul ulaşım sistemine yazmışlar. Mektubu okumak için buraya tıklayınız.


Pazartesi, Mart 29, 2010

akbil fobisi

Çekinirdim hep, o yüzden sık sık bindiğim zamanlarda biteceğini hissettiğim zaman gidip fazladan doldururdum çünkü bir 'akbil fobisi' geliştirmiştim kendi kendime: Bir gün otobüse bineceksin, akbili basacaksın ve 'yetersiz kredi' sinyali ötecek!

Herhalde bir yedi-sekiz aydır binmedim diye hatırlıyorum. Anahtarlıkta her zaman duran akbille cebimde, bindim otobüse ve akbili bastım: 'yetersiz kredi' yazısı çıktı! (Öyle bir şey yazıyor galiba).

Şoföre yanaşıp 'bu durumlarda size para mı veriyorduk' diye sordum. Adam 'evet' dedi. 'Ne kadar' diye sordum, 1.5 mu dedi 1.7 mi dedi tam algılayamadım. Üzerimdeki en bozuk paranın 50 TL olduğunu gördüm -nasıl olsa her gün deli gibi para bozuyordur - diye uzattım. Adam parayı eline alıp 'başka para yok mu?' diye sordu ve sonra daha cevabımı beklemeden, parayı iade edip 'sonraki binişinde iki defa basarsın' deyiverdi.

Beni bir sıkıntı bastı. Sonraki binişim ne zaman olacak, nereden bileyim? İçeriye hafiften bakındım tanıdık bir tip var mı diye, tüm tipler yabancı suratlardan oluşuyor, adamın yanında dikilip ne yapabileceğimi düşünmeye başladım. Hiç tanımadığım birinden yerime akbil basmasını rica etmek? O kişiye ne verebilirim ki? Bu opsiyon da çöpe gitti.

Hiçbir zaman para koymadığım ceplerimi de kontrol etmek o sırada aklıma geldi. Ve elimi atar atmaz üç tane metal paraya denk geldi elim. Cebimden çıkarıp bir baktım ki; 3 tane bir liralık!

Büyük bir huzur içinde şoförün yanına döndüm, 'ne kadar demiştiniz?' diye sordum adam hala 'boşver sonra verirsin' demekle meşgul. Cebimden bulduğum iki lirayı adama uzattım. Aldı ve koydu kenara. Tam yerime dönerken, onun yanında dikilen yolculardan biri bana bakarak 'hepimizin başına gelir, önemli değil, sonraki binişlerde fazladan basarsın' diyerek şoföre vokal yapıyordu gülümseyen yüzüyle fakat ben borcumu silmiş olmanın verdiği huzur ile ona sadece kafa sallayıp geçebildim yanından.

Şimdi bu postu girmek için görsel bakınırken şu aşağıdaki habere denk geldim. N'olacak. Helal olsun. Eve kadar gelebildim işte.