Çarşamba, Ağustos 16, 2006

tek kelime: taksiciler

ned in yazısını biraz geç gördüm.
ama bu taksicilerle yaşanan sinir harpleri öyle bir konu ki, beş yıl öncesinden kalma bir hikayeyi de hala aynı hırs ve heyecanla tartışabilirim.
taxi driver'da bir laf vardı:"yağmur yağarken, kentin kralı taksicidir" diye.
yağmurda taksi arama kabusu bir yana, nedir sahi bu taksicilerin zulmü?
hayır zaten bir şekilde ihtiyacım olmasa neden taksiye bineyim, başka yöntemler de var bir yerden bir yere ulaşmak için değil mi ama? ocağına düşmüş sefil bir faniye neden bu kadar kötü davranırsın be adam?
bir kere güzergahı asla beğenmezler:uzun mesafe olmaz, arabayı teslim edeceklerdir; kısa mesafe olmaz, parasını beğenmezler; karşıya geçmezler, trafik vardır; vardır oğlu vardır..
sonra bozuk paraları asla yoktur, müşteri olarak birincil görevlerimizin arasında üzerimizde tam gideceğimiz yerin tuttuğu kadar nakit taşımak vardır. aksi takdirde de başımıza geleceklere (taksicinin hakaretamiz bakışları altında araçtan inip, parayı bozdurup, hala çalışmakta olan taksimetrede yazan tutarı ezik ezik ödemek gibi) peşinen razı olmamız gerekmektedir.
çok uzattım biliyorum ama o kadar çok anım var ki sürüngen taksicilerle, başladım mı kendime mani olamıyorum. en iyisi bundan belki bir sene kadar önce başımdan geçen bir hikayeyle kapatmaya çalışayım:
sabahın kör saatleri, acelem var, beşiktaştan nişantaşına gideceğim. bir taksiye bindim. üzerimde de daha o sabah atm'den çektiğim iki adet 20'lik banknot dışında para yok. nişantaşında ineceğim yere geldiğimizde şöförle aramızda geçen diyaloğu zorlanmadan tahmin edersiniz sanırım:
"bozuk yok mu abla?"
"yok haliyle, daha yeni çıktım evden, bunu da yeni çektim bankadan."
"bozdurcaz o zaman."
"peki bozduralım."
bu şekilde benim inmem gereken noktadan itibaren 500 metre ilerisine kadar tüm simitçilere, kuruyemişçilere ve gazete bayilerine bozuk para sorarak ilerledik. netice sıfır. sorduğum son yerden de olumsuz yanıt alıp taksiye döndüğümde, sürüngen herif cebinden bir tomar bozuk para çıkardı ve son noktayı koydu:
"eh, hiç istemiyordum şimdi bozuk paralarımı vermeyi ama, madem bozduramadın.."
öldürmez misiniz??

Hiç yorum yok: