Kabataş'tan ATV'ye doğru gidiyorum. Arkama birinin 5, diğerinin 13 olduğunu sandığım iki çocuk oturdu. Anneleri ve nineleri de arkadaki boş koltuklara. Anne arkadan bağırıyor;
-Alper, Mert'in kabanını çıkar terlemesin.
Mert;
-Anne az kaldı ama daha tellemedim.
Alper;
-Kabanın önünü açtım ama daha terlememiş anne. Terlerse çıkarıcam.
Gayet sesliler ve aksanlı Türkçe konuştuklarına göre Avrupadaki vatandaşlarımızdan sanmaktayım. Yanılmıyorum. Küçük olan Türkçe konuşuken araya Almanca kelimeler sokuyor ve Alper sürekli uyarıda bulunuyor. Türkçe konuş diye. Ama küçük olan o kadar şirin konuşuyorki, onları dinliyorum ve gülüyorum. Tüm otobüs gibi.
Mert;
-Ben buyyunce basketbolcu olcam.
Alper;
-Basketbolcu olma! Futbolcu ol.
Mert;
-Neden?
Alper;
-Futbol çok heyecan verici.
Mert;
-Basketbolda heycan veyici.
Alper;
-Benim bir keresinde kafam patlamıştı. Süperdir futbol.
Mert;
-Kafan mı patladı? Peki sonna nasıl tamir ettiler?
Alper;
-Tamir değil o tedavi.
Mert;
-Ya ben kafamın patlamasını istemiyoyum. Futbol da istemiyoyum. Ben basketbolcu olcam.
Alper;
-Ben de senin basketbolcu olmana asla izin vermiycem.
Mert;
-Ya lütfen basketbocu olayım. Lütfeeen.
.
.
.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
Şu muhabbet biraz daha devam etseydi, çok sevdim bennnn!
hehe sevimliiimis veletlerin mappeti
bu arada bende size bir haftasonu nostalci gezisine çıkarayım :)
http://web.archive.org/web/20060511113136/http://otobuste.blogspot.com
Bırakın Mert basketbocu olsun... Nedir bu futbol merakı!
:)
Arzu telefona kaydediverseydin. Podcast yapardık o diyaloğu.
"Hakan Şükür" lafı geçmediği için üzerime bir laf alınmadım ben ama tabii iyi bir hatırlatıcı oldu:) Teşekkürler.
Peki sevgili yolcular, ben bir soru sorayım. Neden sadece basketbol ve futbol ile sınırlandırıyoruz bu genç fidanlarımızı? Yok mu başka spor acaba? (Kendimi atleti giyip balkona atmış çocukların topunu kesen amcalar gibi hissettim bir an - neyse ki yaş daha o kadar ileri değil:) hehe
Yorum Gönder