Vapurla, otobüsle, minibüsle falan bir yerlere giderken yaptığım kısacık yolculuklarda zaman zaman öyle diyaloglara denk geliyorum ki gülsem mi ağlasam mı bilemiyorum doğrusu. Bazen diyorum ki insanlık ölmüş, bazen çok eğleniyorum, bazen de iki arada bir derede kalıyorum.
İşte bu da öyle bir iki arada bir derede kalma hikâyesi...
Sene 2006, aylardan Temmuz. İşten çıkmış Beşiktaş'taki Kadıköy iskelesine koşarak inmiş ve son anda kendimi vapura atmışım. Nefesimi düzene sokup normale dönmeye çalışırken dedim ki hadi oturmadan bir de çay alayım. Büfeye yöneldim. Önümde 25-30 yaşlarında kokoş iki hatun var. Onlar da çay almışlar, tost bekliyorlar. Bir yandan da şöyle bir muhabbet geçiyor:
Kadın 1 - Ee napıyo senin büyükbaş hayvan?
Kadın 2 - Ay naapsın işte işe gidiyo geliyo, surat öküz gibi falan.
Kadın 1 - Ahahahahahahahahahaha
Kadın 2 - Ahahahahahahahahahaha
"Büyükbaş hayvan" şeklindeki son derece kaba bir tabirle kulakları çınlatılan kişinin 2. hatunun eşi ya da sevgilisi olduğunu tahmin etmek zor değil. Adamcağız halka açık ortamlarda kendisinden bu şekilde bahsedildiğini bilse, acaba tepmez miydi o hatunu? Bunu düşündüm uzun uzun, yuh dedim.
Fon müziği: Eagle Eye Cherry - Permanent Tears
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Belki de bir başka yerde tersi diyalog yaşanıyordur. Kim bilir. Hayat bu işte.
Yorum Gönder