Pazartesi, Aralık 15, 2008

İddia ediyorum!

Evet iddia ediyorum ki, sakarlık ve toplu taşıma araçlarında yolculuk bir araya geldiği zaman çok daha lezzetli oluyor. Ve yine iddia ediyorum ki, sakarlık kesinlikle genetik bir kavram (en azından benim için öyle).

Bu iddiamı kanıtlamak için de şöyle bir olay sunuyorum dikkatinize:

Sene 1985... İlkokul birinci sınıfa daha yeni başlamışım, bambaşka bir hayat çıkmış karşıma. Sabah erken kalkıp bütün gün ayakta olmaya, öğrenmekten yorulmaya ve akşamları eve bitap halde gelmeye alışmaya çalışıyorum. Sakarlık o zamanlar da diz boyu.

Allahtan "okul servisi" gibi güzide bir imkân söz konusu da bir de yol yorgunluğu binmiyor küçücük omuzlarıma.

Okulun 8. günü akşam eve servisle dönülüyor. Servis evin önünde duruyor ve ben, o küçücük bünyemle yorgunluktan harap olmuş vaziyette servisten iniyorum. Servis hareket ediyor.

Bir iki saniyelik bir şalter kapanması durumunun ardından, çok sevdiğim yepisyeni su mataramı serviste unuttuğumu zannediyorum. Servis aracının çok fazla uzaklaşmadığını görerek asılıyorum kapı koluna ve yaklaşık 100 metre servisin yanında koşuyorum. (İlerleyen yaşlarımda bu sahne gözümün önüne geldikçe, Jim Carrey'in "Liar Liar" filminde uçak merdiveni ile uçağın yanında son hız gidişini hatırlayıp, bu "yaratıcı" fikir bana ait olduğu için telif hakkı almam gerektiğini düşünmüştüm. Evet biliyorum çok aptalca.)

Neyse sahneye geri dönelim. Servisin yanında koşuyorum, allahtan trafik sıkışık ve servis şoförü de yan aynadan bakıyor. Haliyle durdu adamcağız gözleri fal taşı gibi olmuş vaziyette.

Ben de, bünyenin salgıladığı adrenalin fazla geldiği için adam aracı durdurmuş olmasına rağmen hâlâ koşma çabası içindeyim. Çevik bir hareketle ve kan ter içinde nihayet açıyorum servisin kapısını. Şoför de ne olduğunu anlamaya çalışan gözlerle tuhaf tuhaf bakıyor, servise binip bütün koltukların arkasına, altına, yanına bakıyorum. Talan ediyorum yani ortalığı.

Ve o an... Evet tam o anda o narin su mataramın çantamın kenarında asılı olduğunu görüyorum. Şoföre hiçbir açıklamada bulunma gereği duymadan ve büyük bir sevinçle aynen geri iniyorum, tırıs tırıs eve gidiyorum.

İşte size kanıt!

2 yorum:

Ned Dorsey dedi ki...

hehe. cocuk gururu da binince inadin ustune... bu sakarliktan cok 'cocuk akli' hikayesi gibi geldi bana:)

fairway dedi ki...

Ahahahaa:) koptum valla... Allahtan dolmuş hızlanmamış...:)