Perşembe, Aralık 18, 2008

Bir sabah şoku

Bugüne kadar çalıştığım iş yerleri genellikle Balmumcu - Zincirlikuyu çevresinde olduğu için, uzunca bir süre işe giderken çoğunlukla o yöne giden otobüsleri ve acelem olduğu durumlarda da minibüsleri kullanmışımdır. İşte bu yüzden de her sabah yurdum insanının ilginç diyalogları ve tuhaf olaylar eşliğinde işe gitmek ayrı bir neşe, ayrı bir enerji kaynağı olmuştur benim için.

İşte yine öyle bir sabah, otobüse binmektense minibüse binmeyi tercih etmiştim. Beşiktaş'ta Sarıyer minibüslerinin kalktığı yerde hafta içi sabah devasa boyutlarda kuyruklar olur, bunu herkes bilir. Öyle bir kuyruğa takıldım ben de. Hemen arkamda da iki tane tıknaz, pembe yanaklı, emekli tipli tonton yaşlı amca peydah oldu. Kuyruk çok uzun ve trafik de sıkışık olduğu için bekle allah bekle modundayız hep birlikte.

Böyle zamanlarda genellikle etrafı seyretmeyi, insanların işe yetişme telaşını gözlemlemeyi pek severim. Hatta yaşlı teyzeleri ve amcaları gördüğüm zaman daha bir garip hissederim kendimi. Zira aklıma hemen uzun süredir hasta olan anneanem ve ne yazık ki şehit olduğu için hiç tanıyamadığım ama anlatılanlara göre Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk havacılarından olan dedem gelir. O yüzden de daha bir şefkatle bakarım o insanlara.

Neyse, işte o minibüs kuyruğunda hemen arkamda duran iki yaşlı amcaya da aynen bu hissiyat içinde bakıp "ah canıııım" diye iç geçirirken, aralarında geçen şu diyaloğa kulak misafiri oldum (YA1 = Yaşlı Amca 1, YA2 = Yaşlı Amca 2):

YA1 = Yaw hani bizim bi İlyas abi vardı ya...
YA2 = Hee vardı
YA1 = Ha işte o da böyle diz kapağından falan vuruyodu alacaklılarını...
YA2 = Yaaa yaaa...

Bu diyaloğun gerisi de geldi ama ben şu kadarlık kısmına takılıp kaldım. Bir anda binlerce düşünce sardı beynimi, "Kim neyi nasıl vuruyo?", "Bu tonton amcaların böyle bir olayla nasıl ilgisi olabilir?", "Nerdeyim ben?", "Burası neresi?", "Saat kaç?"

Akabinde epeyce uzun bi süre donup kalmış olmalıyım ki, amcalar benim binmeyeceğimi falan sanıp hareket etmek üzere olan minibüse attılar kendilerini ve uzaklaşıp gittiler. "Vay memleketim vay" sessiz nidaları eşliğinde bir sonraki minibüsü beklemeye koyuldum.