Cumartesi, Ocak 27, 2007

Otobüse Önden Binilir de, Nerden İnilir?

Bursa'ya geldiğim ilk yıldı. Kendi ayaklarımın üzerine durma vaktiydi. Eve yerleşme, okuldu filan derken, ilk fırsatta ev arkadaşımla birlikte şehri keşfetmeye çıktık. Burda Özlem'ciğimi de anmış olayım, hikayede katkısı büyüktür :) Atladık otobüse şehir merkezine doğru gidiyoruz ama hiç bilmeyerek. Sadece ineceğimiz durak tarif edilmişti. Her yerin de o durağa göre tarifi alındığı için, durak son derece önemliydi bizim için. O zamanlar Bursa'da up uzun, körüklü, kırmızı, hantal mı hantal otobüsler vardı. Şöför gaza bastıkça can verir gibi sesler çıkarıp, sık sık yolda bozulanlardan. Neyse, biz otobüsümüzdeyiz yolumuza devam ediyoruz. İneceğimiz durağa geldik. Durağı kaçırmamış olmanın mutluluğuyla yerimizden kalkıp, arka kapının önünde dikilip kapının açılmasını bekledik. Tüm kapılar açıldı, bizimki açılmıyor. Kapı duvar. Sıkıştı herhalde, açılır herhalde falan diyip bekliyoruz hala. Baktık açılacağı yok, durak da kaçacak, orta kapıya doğru koşar adım ilerledik. Tam kapının önüne geldik ki, kapı kapandı, teker döndü. Vah, tüh, şimdi ne yapıcaz, diğer durak nerde ki falan diye bir endişe aldı bizi. İneceğimiz sonraki duraktan geri dönmemiz gerekiyor ya, otobüs giderken geçtiğimiz her yeri dikkatle beynimize kazımaya çalıştık kaçırdığımız durağa dönebilmek için. Bir süre sonra ikinci durağa geldik. Biz orta kapıda bekliyoruz. Bütün kapılar açıldı, hatta biraz önce açılmayan arka kapı bile. Bizimki açılmıyor. Bizdeki şansa bak! Bu sefer de bir umut arka kapıya koştuk, tam kapıya geldik ki yine teker döndü, otobüs hareket etti. Bu durak da kaçtı. Olay mahallindeki yolcular iki durak mesafesince bizi garip garip izledikten sonra, aslında sadece inmeye çalıştığımızı anladılar da, sağ olsunlar bize kapının üzerinde duran kırmızı küçük düğmeyi gösterdiler. O küçük düğme kurtuluşumuz demekti. Bastık sonraki üçüncü durakta indik. Tabi tarif marif her şey bitti, biz keşif yaptık. Bizim geldiğimiz yerlerde küçücük otobüsler, durmak için durak aramayan ve ‘Sağda ineyim!’ diye bağıran herkesi istediği yerde bırakan duyarlı şöförlerle yapılan toplu ulaşım hizmeti bulunduğu için büyük şehir adetlerini anlayamadık. Tam köyden indim şehre durumu yani :)

6 yorum:

Gezgin Köpek dedi ki...

Bu da güzeldi...Otobüstekiler bir ağız dolusu gülmüşlerdir duruma herhalde...

Ned Dorsey dedi ki...

İnmek için kırmızı düğmeye basınız:)

Birkaç defa ben de İstanbul'da rastlamıştım bu şekilde inmeye çalışıp inemeyenlere. Gülüp dalga geçeni görmedim şimdiye kadar. Tek kötü yanı şu oluyor, nasıl ineceğini öğrense bile bir sonraki durakta inmek zorunda kalıyor ve arada çoook büyük mesafe kalabiliyor.

Minibüslerde, böyle bir durumda şoförün karşıdan gelen minibüsü durdurup durağını kaçırmış yolcuyu bir durak geriye bıraktırdığını da gördüm.

Ned Dorsey dedi ki...

Ha bir de, bazı otobüs şoförleri duraklara geldiğinde dikiz aynasından bakarak kırmızı düğmeye basmayanların kapısını da açabiliyor.

Düğmeye basmayı bildiği halde bastığını zannedip veya unutup inemeyenler için de iyi bir hizmet oluyor bu aslında:)

Kampüs durağına gelmiş genç bir yolcu, kırmızı düğmeye basmadığı halde kapının önünde dikiliyorsa... İnecek demektir. Diye düşünüyor şoförler demek ki.

Vatansız Kral dedi ki...

şöföre dooru orta kapıı arka kapıı die baırmaya ne oldu?
enteresan geldi bu yönden tek çıırtkan benmiydim yaf otobüslerde düümeye basamadıında ???
yoksam asırı derecede toplumsal alanda saygı dolumu olduk aman baskaları raatsız olcak simdi baırınca die??!!??

Unknown dedi ki...

:))))
Offf! Sormayın ya, ne rezillik, ne rezillik :)
Biz indikten sonra otobüsteki vaziyeti bilmiyorum, ama tahmin etmek zor değil tabi. Biblo'nun dediği gibi :)

Mine Yaman dedi ki...

Okul zamanı 20 kişi otobüse bineriz hepsi inerdi ve ben sona kalırdım, kapı hep kapanırdı ve ben hep otobüste kalırdım :)))
bunu okuyunca o aklıma geldi.. Sonra arkadan aaaa şoför beyy ama bende inicektim diye bağırırdım ben kaldım ben kaldım diye panik yapardım da indirirlerdi zar zor ya da sonraki durakta anca iner geri yürürdümm.. :))

ayyy ne güzel günlerdi :P