Şehirler arası yolculukları oldum olası severim (olduğum tarih 25.08.1980) Bu sevgi daha nekadar sürer bilemiyorum ama karayolları yol yapmaya devam ettikçe bu sevgide kendisine yeni sapaklar bulup yoluna devam eder düşüncesindeyim.
Yıl 1999.
Üniversiteden arkadaşım Gençay,Savaş ve ben Antalya yolculuğu için birden bire karar alıyoruz. Gece saat 10. Evde boş boş otururken birden "Gençay sen Antalyalı değil misin? Eee o zaman hadi size gidelim, bi çay içmeye" Konuştuğumuz anlarda bulunduğumuz konum tam olarak Bursa...
Hemen biletler ayarlanıyor ve Antalya yolculuğuna çıkmak için terminalde soluğu alıyoruz.
Soluk soluğa-yız...
Hafif yağmur çiseliyor, gece yarısı olmuş. Bekleme salonuna sanırım uyku gazı salınmış. Herkes biryerlere kıvrılmış, kafalar bir sağa bir sola şuursuzca düşüyor. Horultu sesleri arasında otobüsün yanına varıyoruz. Yol uzun malum, yanımızda Leman, dergi v.s. alet edavat alınmış kendimizi içeri atıyoruz. Otobus arka 4 lüsü bize ait. Sorun biz 3 kişiyiz. Nesi sorunsa? diğer koltuğada ıvır zıvır koyulacak işte, belli. Daha yolculuk başlamadan böyle ıvır kıvır işlerle beynimizi yormanın ne mantığı var. Saçmalık işte...
Arka koltuklara gömülüyoruz. Önümüzdeki ikili koltuğun koridora bakan kısımda yaşam konusunda bizden takriben 40 yıl daha deneyimli bir beyefendi torunuyla konuşuyor. Artık Son kelimeler. Otobus şöförümüz motoru çalıştırıyor. Beyfendide konuşmasını tamamlamak üzere. Birden muavin beliriyor. Sanki ışınlanmış gibi.
Abi telefonu kapatalım tehlikeli bişi bu otobüs için.
Yaşça tecrübeli beyefendi hemen telefonu kapadı ama bu muhabbetin kapandığı anlamına gelmiyordu. Muavin amcaya baktı...
Hepimiz ölebiliriz. Çok tehlikeli bişi bu telefon. Sen ABC nedir biliyor musun? Beyfendi biraz tedirgin kafasını bilmiyorum manasında sağa sola salladı. İşte bu işaret herşeyin başlangıcı oldu...
Şimdi amcacım ABC bi kilit sistemi, frenlerle alakalı bişi diskler var. Sen telefonla ohh ne güzel konuşuyorum derken o canavar aletin çıkardığı bişiler bu ABC yi bozuyor. Sonra noluyor? Frenler tutmuyor. Sen basıyosun frene haydaaa. Küt çarpıosun öndeki arabaya. Bak bu gençler bilir.- İşte sıra bize geldi-. Ben derginin altına girmiş kıs kıs gülüorum ABC nedir ya :O) Muavin iyice uçmuş kaptırmış kendini hala anlatıyor. ABC çok möhim bişi. Beyfendide sanki otobüs kazasına sebep olmuş gibi biraz suçluluk duygusuyla onu dinliyor. Neyse sonra ön sıradaki koltuklardan bir yolcu muavini çağırdı da mu muhabbet kesildi. Ben arkada savaşla beraber gülme krizine girdim. Gençay'da muavinle yüzyüze tüm muhabbet boyunca kaldığından gülmemek için şekilden şekile girdi. Muavin gittikten sonra Beyfendinin koltuğuna doğru eyilip,
Efendim muavin biraz bilgisiz ABC değil ABS olacak o anlattığı. Sizde zaten seyir halindeyken konuşmadınız ki sanırım biraz heyecanlı bi arkadaş.
Beyfendi bana döndü. Ben biliyorum ABS yi ama muavin söyleyince ABC diye, sanki yeni bir teknoloji çıktı diye düşündüm diyip gülmeye başladı. Bizde eşlik ettik.
Antalya sıcaktı, güzeldi eğlenceliydi. Ama otobüsün içinde geçmediği için bu maceraları sansürlüyorum. Oto(büs)kontrol
Pazar, Şubat 04, 2007
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
ABC, taşıt araçlarının her türlü yük durumunda bütün yol koşullarında ve çeşitli süratlerdeki zorunlu durumlarda yapılacak ani frenlemelerde tekerleklerin kitlenmesini önleyerek direksiyondaki tam hakimiyeti sağlayan bir sistemlere verilen ad. ABC, Almanca Antiblockier-compound veya İngilizce Anti-lock Braking Component ifadelerinin kısa yazım biçimidir. Kilitlenmeyen fren mekanizması anlamına gelir.
ABC fren durumunda her bir tekerleğin devir sayısındaki değişikliği bir kontrol ünitesi aracılığı ile denetleyen bir mekanizmadır. Dönüş sayısının ani düşmesi (örneğin kaygan zeminde fren yapma durumunda) ve tekerleğin kilitlenmesi durumunda kontrol ünitesi otomatik olarak fren basıncını düşürür. Tekerlek tekrar hızlanınca fren basıncını tekrar yükselterek tekerlek frenlenir. Bu aşama saniyede birçok kez gerçekleşir. Sağ ve sol tarafın ayrı zeminlerde olması halinde bile (örneğin sağ tekerlekler ıslak sol tekerlekler kuru zeminde) herhangi bir kilitlenme veya kayma söz konusu değildir. Bu sayede direksiyona hakimiyet tam, fren mesafesi oldukça kısadır.
1988 yılında Alman Mercedes-Benz firmasının geliştirdiği bu mekanizma öncelikli olarak ağır vasıtalarda Tırlar ve otobüslerde uygulamaya konulmuş 1995 yılının ikinci yarısında 1996 model binek otomobillerde kullanımıyla yaygınlaşmıştır. İlk olarak Mercedes CLK 200 ve 230 larda kullanıma sunulmuştur. 1998 yılında 10 yıllık patent sürecinin sona ermesiyle ABS adını alarak diğer markalarca da kullanılmaya başlamıştır.
Sanırım senin muavin olayın ilk versionundan haberdardı. Deermisim.
ABZ değil miydi o?:p
Gerçekten öle bişi var mı? ABC diye, hadi canım... :)
'Beyfendi bana döndü. Ben biliyorum ABS yi ama muavin söyleyince ABC diye, sanki yeni bir teknoloji çıktı diye düşündüm diyip gülmeye başladı...'
Yazıııık :))
Onur otobüsü bulmaya gitti herhalde Antalya'ya. Şoförle muavine ABS eğitimi vermeye:))
Yorum Gönder