Geçenlerde Ned "Ne yapmalı? Taksiler üzerine genel düşünceler" başlığı ile taksicileri yazınca, eski bir konu hakkında tekrar yazma isteği uyanmıştı. Nasip bu güne imiş :)
Benim meselem ise minibüsler. İstemediğim halde konusu, karşıma hiç beklenmedik vakitlerde karşıma çıkıyorlar. Oysa ki onlarla şehir içinde -oturarak- yolculuk etmeyi sevdiğimi rahatlıkla söyleyebilirim.
Eskiden minibüslerde oturmak zorunlu idi. Çok eski günler olsa bile hatırası hiç silinmiyor. Polisler ayakta yolcu olmaması için kontroller yaparlardı. O zamanlarda E-5 üzerinde sanki daha çok polis görev yapardı. O günlerde yolların sahibi polisler mi idi ne?
En son geçen hafta, yeni açılan ve gitmek için bir bahane aradığım yeni dev teknomarketimiz ***'ya giderken konusu açıldı. Adaşım aynı apartmanda oturan bir minibüsçü komşusunun söylediklerini anlattı: "Yollar benim... İstediğim yerden istediğim şekilde girer çıkarım... Ben o yolların kahrını bütün gün çekiyorum. Elbette bana yol verecekler... Vermezlerse... " falan filan.
Daha önce ise belediyenin E-5 için dev otobüsler getireceği konusunda söyleştiğimiz bir arkadaşım ise şöyle demişti: "Ya minibüsçüler ne olacak..." Ben de "Bana ne minibüsçülerden" demiştim ki arkadaşımın sözleri karşısında sessiz kalmayı tercih etmiştim: "Minibüsçüler izin vermez ki."
"Minibüsçüler ne olacak?" cevabı-sorusu daha eski bir soruyu hatırlatıyor: "Hattatlar geçimlerini nasıl sağlayacak."
Farkındayım ama yine de söyleyeceğim: "Bu gök kürenin altında yeni bir şey yok. Sadece aktörler değişiyor. Yazgı hep aynı :("
Cuma, Şubat 23, 2007
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
ben bir kral olarak hemen düsündem minibus ve minibusculerin ne olacağını
tabi ki eğer bir iyileştirme yapıyorsanız elinizden geldiğince kimsenin mağdur olmamasını sağlamalısınız. simdi bir plakası bilmem kaç milyar eden bir minibus hattını bu hat artık yok sen giremezsin bu yola diyerek yasaklayamazsın. sonuçta bu bir fizibilitesi yapılmıs bir olaydır ve yatırım maliyeti içinde o hatta çalısan minibuslerin plakalarının tazminatı da vardır. sonuçta parası verilecek minibusler ve hatta plakalar satın alınmalı. sonra peki minibusculer bu insanlar yıllarca yaptıkları bu meslekten mi olsun lar hayır olmasınlar sonuçta e5 in kenarında sıralanmıs binlerce semt ve içlerine doğru yolcu tasınması isi devam edecek. e5 durağından içerilere doğru evlere servis tadında birn is yapmaya baslayacak minibusculer olcak bitcek
ben düsündüm raat edin :P kral görev basında oylarınızı bana vermeyi unutmayın yaşasın demokratik kral ehuhe
"kimsenin mağdur olmamasını sağlamalısınız"
Bu mumkun degil. Bunun olabilecegine inanmiyorum.
Minibusculer magdur olmasin ama halkin canina okunsun demek oluyor. Veya da ben boyle dusunuyorum.
Osmanlıya matbaayi gec girmesi yuzunden kiziyorsak; gelecekte de bize binbir sebeple kizacaklar. Bu dusunce yapisi ruhumuza islemis.
Devlet karar verecek ve karar verirken oy kaygisi olmadan rasyonel hareket edecek. Bilmem kac hanenin oyu icin olmasi-yapilmasi gerekenler ihmal edilmeyecek.
Bu arada Fatih Sultan Mehmet zamaninda pek sevilmezmis. Milletin tamami asker ve padisahta yerinde durmak bilmiyor. O topraktan bu topraga seferler yapiyor. "Otur be adam yerinde" diyorlar ama sessizce...
Sonra yerine II. Beyazit geliyor ki Istanbul'da oturmayi pek seviyor. Babasi gibi degil yani... Halkta isim takiyor "Beyazit-i Veli" Halkta onu cok seviyor.
"Dinine bağlılığından dolayı kendisine Bayezid-i Veli de denilirdi." İlber Hoca bir söyleşisinde bunun sebebi olarak ordu ile seferlerinin az olmasindan oldugunu soylemisti.
Kral
İstersen sen "Fatih" gibi ol :) Cok is yap; tarihe gec :)
Okumuyoruz, düşünmüyoruz mirim. Diyerek şöyle klişe bir giriş yapmış olayım.
Hattatlar değil, o soru yanlış sorulmuş. "Yazıcılar" olabilir. Eski ismini unuttum onun. Hattat, bildiğimiz gibi sadece süs olarak kullanılan şeyleri yazan kişidir. :) Düzeltme yapalım. Tabi eğer o dönem içerisinde "hattatlar geçimini nasıl sağlayacak" diye sorulduysa bu o dönemin cehaletidir de diyebiliriz:P
Okumayı yazmayı öğrendikten sonra "ben sinemadaki altyazıları okuyamıyorum tüm filmleri dublajlı yapsınlar" diyenler ne kadar umursanmaz ise... Bence insanların genelini ilgilendiren konularda, kişilerin bireysel cahillikleri de göz önünde bulundurulmaz diyebiliriz. Öyle olsa idi, dünya üzerinde bir uzlaşma sağlanır ve "doğu milletleri henüz bizim seviyemize ulaşmadı" diye batı medeniyetleri doğunun gelişmesini beklerdi. Böyle bir şey olmuş mu veya olabilir mi? Asla. Zaten böyle bir olasılık olsa idi dünya mis gibi bir yer olarak kalırdı.
Teknolojik gelişmeler insan hayatını kolaylaştırmak için oluyor. Onları mağdur etme amaçlı değil.
Bence bu durumda bir mağduriyet bulunmamaktadır zira "yolcu" adı verilen kitleler o minibüslere "kamu hayrına" binmiyorlar. Eğer toplu şekilde daha güzel bir ulaşım sağlanırsa, dakikasında binlerce kişiyi unutabilirler.
Benim anladığım budur.
Vatansız Kral'ın yeni hatların kurulması sırasında minibüsçülerin yön değiştirmesi hususundaki öngörüsü de mantıklı. Henüz minibüs hattı olmayan o kadar fazla güzergah var ki... Sadece onlara kaydırılsalar bile yine "eksik minibüsçü" kalır.
Bu arada yukarıda söylediklerimden "doğu-batı medeniyetleri" "az gelişmişlik" "gelişmemişlik" gibi şeyler konusunda "gerçeklik" yoktur. Tamamiyle fantazisel söylentilerdir.
Ona bakılırsa "üstün insan" diye bir ırk da olurdu. Üstünlük, insanın ırkında değil, kendisindedir.
Verdiğim örnek biraz abes kaçmış olabilir. Düzeltir ve iyi yolculuklar dileriz.
Yorum Gönder