Okula gitmek için kullandığım otobüsün hiç boş olduğunu görmedim. İnsanlar hep ayaktadır ve hep omuz omuza mücadele yaşanır. İşte bir keresinde, ben yine okula giderken bu otobüsün boş haline denk geldim, nasıl olduysa. Sonra ilk gördüğüm yere oturdum hemen. Cam kenarımızın verdiği ölçüde etrafa gülücükler attım, her bir durak için ayrı bir şarkı tutturdum, yani çok mutluydum. Sonra işte, bu mutlu halimle bir yaşlı teyzeye yer verdim. Hayır, buna üzülmedim, otobüsün kalabalık olmaması benim için yeterliydi. Sonra işte biraz arkaya geçtim. Bir iki durak sonra yaşlı teyzenin yanı boşaldı ve beni yanına çağırdı. Koşarak oturdum.

(*) Böyle teyzelerden her mahallede en az bir tane bulunmalıdır. Çok insan-sever olurlar. Bütün hayat hikayesini bir beş dakikaya sığdırma başarısını gösterirler. Bu sırada size hafif dirsek atıp, göz bile kırparlar ve Adile Naşit gibi gülerek konuşurlar.
Cevap: Tabi ki yanına. (Bildiniz, tebrikler!)
Dip not: Bir daha o teyzeye rastlamadım ve otobüs yine kalabalıklaşmaya başladı. Ya da bana kalabalık geliyor da olabilir, bilemeyiz.
3 yorum:
"Kuzucuğum, okuyor musun sen? Efendim? Haa... Aferin evladım, Allah zihin açıklığı versin yavrum..."
Ne güzel anlatmışsın Erdinç, eline sağlık. Şimdi farkettim, deminden beri gülümsüyormuşum. Hele Adile Naşit'in fotoğrafı da olunca, ağzım bir süre gülük kalır herhalde. :)
Şöyle bir teorim var: İnsan mutlu olduğu zaman genelde mutlu insanlarla karşılaşıyor. Güzel güne güzel insan da denebilir. Pastanın kreması gibi. :)
Biz otobüsleri o teyzelerden miras aldık gibime geliyor bazen. Onlar bizden önce de biniyorlardı. Şimdi böyle sohbete tutabilirlerse bizi mutlu oluyorlar işte.
Bir de negatifliğin bulaşıcı olduğu gibi "pozitiflik" de bulaşıcı.
Gerçi bu matematikteki "- çarpı + eşittir -" durumuna benzemiyo ama.. Olsun. :)
Bir not daha. Sanki sohbetin içeriği önemli değil de, maksat gülümsemeyi muhafaza ederek birileriyle laflamak gibi bir durum. Mu acaba?
Yorum Gönder