Otobüsleri bi sevdiğim bi de sevmediğim zamanlar var. İçinde sigara içilirkenki dönemler yolculuk etmek hele de, doğu illerine, tam bir cehennemdi. Sonra sigara yasağı geldi şükür. Ama bundan bahsetmeyeceğim. Ben sizlere muavin delikanlılarla yaşadığım ve niyeyse otobüs denince aklıma gelen varlıklardan söz edeceğim.
Turan. Bizim dükkanın karşısında onlarında manifatura dükkanları var. Bir müşteri gelipte dükkana gitmesi gerekmese tüm günü bizim dükkanda geçirir. 8 kardeşler ve 4 erkeğin 2'si uzun yol şöförü(Söylemesi ayıp bu abilerinden birinin adı Mustafa. Ben ortaokul sondayım o vakitler. Mustafa abiyi her gördüğümde de bir tuhaf oluyorum. İçim hoş oluyor falan...), biri muavin diğeri de O. İdeali otobüs şöförü olmak. Öyle bir anlatıyor ki şöförlüğü dersiniz yolların CEO'su. Öyle yani. E o öyle anlatınca benimde içime bir sevda düşmez mi? Uzun yola çıkmak! Oysa beni araba tutardı o zamanlar. Ama sorun değilmiş bu. Benzin içersem azıcık, bir daha ömür billah araba tutmazmış. Yalnız benim sevdam başka. Şöför değil muavin olacağım ben. Her yanını da göreceğim memleketin. Nasıl görmekse? Hayal işte. Gel zaman git zaman Turan abilerinin şöförlük yaptığı araçlarda muavinliğe başladı. Araba sürmeyi de öğrendi. Her sefer sonrası dükkana gelip anlatıyor yol hikayelerini. Ben içli içli dinlemekteyim. E Turan görürsün sen! Elbet ben de düşeceğim o yollara. Senin gidemediğin yerleri de ben anlatacağım ballandıra ballandıra. Sonra, sonra büyüdük işte. Lise son sınıftayım. Üniversiteye hazırlanmaktayım. Lise 2,5 yılda bitti. Turan hep yollarda. Zaten muavin olmak istediğimden artık emin değilim. Mühendis olsam daha iyi olacak gibi.
***
Vee mühendis olacağım derken işletmeci oldum. Yollardayım. Tatillerde, bayramlarda eve gelirken otobüslerdeyim. Israrla hostes koltuğunda gelmek istiyorum. Sağolsun firmalar kırmıyor. 9 saatlik yolu şöförle konuşa konuşa, arabesk dinleye dinleye bitiriyorum. Muavinlerin en sıkı dostuyum. Tavsiye eder miyim? Şiddetle! Eğer uzun yolda bir muavin ile aranız iyi ise sabaha dek çay, kahve, kek eksik olmaz.
.
.
Daha anlatacaklarım var ama diğer yazılara. Şimdilik merhaba niyetine otobüse bindik. Hayırlı yolculuklar. Ararsanız hostes koltuğundayım.
Turan. Bizim dükkanın karşısında onlarında manifatura dükkanları var. Bir müşteri gelipte dükkana gitmesi gerekmese tüm günü bizim dükkanda geçirir. 8 kardeşler ve 4 erkeğin 2'si uzun yol şöförü(Söylemesi ayıp bu abilerinden birinin adı Mustafa. Ben ortaokul sondayım o vakitler. Mustafa abiyi her gördüğümde de bir tuhaf oluyorum. İçim hoş oluyor falan...), biri muavin diğeri de O. İdeali otobüs şöförü olmak. Öyle bir anlatıyor ki şöförlüğü dersiniz yolların CEO'su. Öyle yani. E o öyle anlatınca benimde içime bir sevda düşmez mi? Uzun yola çıkmak! Oysa beni araba tutardı o zamanlar. Ama sorun değilmiş bu. Benzin içersem azıcık, bir daha ömür billah araba tutmazmış. Yalnız benim sevdam başka. Şöför değil muavin olacağım ben. Her yanını da göreceğim memleketin. Nasıl görmekse? Hayal işte. Gel zaman git zaman Turan abilerinin şöförlük yaptığı araçlarda muavinliğe başladı. Araba sürmeyi de öğrendi. Her sefer sonrası dükkana gelip anlatıyor yol hikayelerini. Ben içli içli dinlemekteyim. E Turan görürsün sen! Elbet ben de düşeceğim o yollara. Senin gidemediğin yerleri de ben anlatacağım ballandıra ballandıra. Sonra, sonra büyüdük işte. Lise son sınıftayım. Üniversiteye hazırlanmaktayım. Lise 2,5 yılda bitti. Turan hep yollarda. Zaten muavin olmak istediğimden artık emin değilim. Mühendis olsam daha iyi olacak gibi.
***
Vee mühendis olacağım derken işletmeci oldum. Yollardayım. Tatillerde, bayramlarda eve gelirken otobüslerdeyim. Israrla hostes koltuğunda gelmek istiyorum. Sağolsun firmalar kırmıyor. 9 saatlik yolu şöförle konuşa konuşa, arabesk dinleye dinleye bitiriyorum. Muavinlerin en sıkı dostuyum. Tavsiye eder miyim? Şiddetle! Eğer uzun yolda bir muavin ile aranız iyi ise sabaha dek çay, kahve, kek eksik olmaz.
.
.
Daha anlatacaklarım var ama diğer yazılara. Şimdilik merhaba niyetine otobüse bindik. Hayırlı yolculuklar. Ararsanız hostes koltuğundayım.
11 yorum:
Hoşgeldin Destan!
Çay mı Kahve mi? :)
Mustafaya ne oldu merak ettim :)
Bir dahaki posta kadar bekle. Sonu pek parlak olmayan bir anı bu:(
Hos bulduk Kral!
Hoş geldiniz Destan.
Çay kave bitti. Üçü bir arada devrindeyiz artık :)
Burak da Dankek almaya gitti. Gelince, o Dan diyecek, ben de Kek diyeceğim. Espri falan yapacağız. Öyle. :)
ya konuyla ilgisi yok ama o reklam çok iyiydi bence
tipler espri salaklıın boyutu falan
her seyrettiimde gülüodum ve dankek almısımdır sırf o reklam yüzünden binlerce benzer kek arasından :)
çok başarılıydı çook
tabe çekim renkler set kostüm olaanüstü 10 üzerinden 10 diorum hatta
hangi firma yapmıstı o reklamları bilen var mı ilerde reklama iitiacım olursa o firmayı o creatoru buliim :)
DAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAN!
Medina Turgul DDB olmalı, emin değilim ama...
Dankek verin de susayım (:
kek
:) hehe.
Bu arada "susmak" iyi bir şey değildir. Zira otobüsün motoru sustuğu zaman, ilerlemez (ittirmedikçe). (sosyal mesaj kılığına bürünmüş yorum)O yüzden Burak Bey, estafirullah diyelim. :)
Otobüsün motoru durmasın, benzin bitmesin, küre ısınmasın.
Dankek'iniz muavin tarafından önünüze konmuştur zira uyuyordunuz, rahatsız etmemiş uyuyan yolcularımızı (sabah saat 08: 35'te yazılan mesaj)
Hey Allah'ım! Güzelim yazımda dönen reklama bak ya:)
Reklam demeyelim ona. "Ürün başarısı" diyelim. Dan deyince kek demeyen az kişi olur herhalde diye düşünüyorum.
Beğenmeyen kişiye rastlamadım şimdiye kadar o reklamları. Laf gelmişken de, adı geçiverdi işte. E top-kek isminden kaybediyor tabi.
Deneyelim:
A kişisi: Top
B kişisi: Kime diyon lan?
(Yönetmen: CUT!)
Bak! Olmuyor.
:)))
Susacak niyetim yok merak etme Murat Hocam...
Radyo reklamlarının sonunda kart bir ses 'Dankek verin de sussun!' diyordu sanırım, ordan aklıma geldi.
Her ne kadar Dankek reklamları başarıya ulaşsa da Topkek'in yeri ayrıdır benim için. Keki Eti'den öğrendim ben açıkçası.
Yorumdan Yoruma Pazarlama(CCM) diye bir kavram çıkar mı dersiniz? :)
Yorum Gönder