Çarşamba, Temmuz 12, 2006

"Hadi abi hadi!!!" (taksi hikayesi)

Gecenin körü çıktım acanstan, ilk taksiye bindim demek isterdim ama öyle olmadı. Zaten bu da bir kara film değil ve ben kara film olmayan bir hikayenin sırlarla dolu cinayetini çözmeye çalışan özel dedektifi değilim. Olsaydım kesinlikle yoldan geçen ilk taksiye binerek daha sabah sorguladığım ama kafamı kurcalayan soru işaretleriyle beni allakbullak etmiş Ayten'e doğru geri gidiyordum. Ama değildim işte. Ben sadece açlıktan ölmek üzere olan ve tek isteği yemek yemek olan bir genç yazardım. Ne aydınlanacak cinayet vardı ne de başka bir şey. :)

Nasılolsa az sonra biter, bitiyor, şimdi bitecek... diye diye gecenin 11'i olmuştu. Kol saatinin de 23'ü... Taksi çağrıldı ve ben de paşa paşa bindim, aklımdaki tek düşünce yemekti. Taksici de daha önce 2-5 defa karşılaştığım (evet abicim 2-5, 2-3 değil, 4-5'te değil, 2-5! bilmiyorum çünkü ya çok karşılaştım ya da az:) Civciv Ahmet Ağabey'di :) Bu lakabın esrarı hala esrar halini koruyordu ama zerre merak etmiyordum. Tek derdim ne yiyeceğimi düşünmekti. Düşünüyordum ve ağzımdan şu kelimeler çıktı.

"Ahmet abi, çiğ köfte sever misin?"

Adam azılı çiğ köftecilerdenmiş, başladık biz "şurda şunun yeri var, burda bunu yeri var, aman o bozdu bu daha iyi, oranın ustası buraya geçti şuranın çırağı usta oldu, diyarbakırdaki recep usta var ya, aslında istanbulda boğazda evi varmış, ya aslında çiğ köfte dünyada çok meşhurmuş ama biz bilmiyoruz, (ve inanılmaz final) ya yunanlılar bunu da sahiplenirler yakında vallaha bak ben söliyim sana"lara kadar gelen muhabbet şurada (aha bak az sonraki satır) bambaşka bir boyuta taşındı,
"ahmet ağabey, çek abi sen şu arabayı acıbademe, bendensin!"
"olur mu delikanlı, sen taksiyi öde, çiğ köfteler benden!!!"

gece... 11.30 ya da 23.30... evet evet 23.30 baksanıza böyle daha geç duruyor.
gece... civciv ahmet ve ben çiğ köftecideyiz, muhabbet, kakara kikiri, derken çiğ köfteciye tesadüfen giren o çevrede oturan iki arkadaş (sms mi? o da ne?) muhabbet, içli köftele, içli muhabbetler, çiğli köfteler.....

:) ne var, sonuçta hikaye takside başlamamış mı?

.......

Ayten'i sorguladıktan sonra aklım Ayten'in benim dediği köpeğe takılmıştı aslında. Birinin evinde bir çok fotoğraf varsa ve o biri köpek sahibiyse, mutlaka ama mutlaka köpekle de fotoğrafı olmalıydı. Ama Ayten'in köpeğiyle bir tane bile fotoğrafı yoktu salonundaki onlarca fotoğraf içinde... Bu gecenin bir yarısı yoldan geçen ilk taksiye atlayarak Ayten'e gitmek için çok hem de çok geçerli bir sebepti.............