Salı, Temmuz 25, 2006

ablamlar bir keresinde..

zamanlardan geçmiş zaman, o eski, rengarenk chevrolet dolmuşların zamanı. kahramanlar ise küçük ablamla ortanca ablam. bir gece taksim'den bağlarbaşı'na dönecekler, geççene bir vakitte. dolmuşa biniyorlar ve dolmasını beklemeye başlıyorlar. beklerken de çeneleri boş durmuyor tabii. karıncayı karanfile bağlayarak 10 menopoz teyze kudretinde geyik çevirirken, laf dönüp gece sokaklarda kadın olmak sorunsalına geliyor. küçük ablam biraz takıkçana bu konularda. hemen çantasından bir küçük kutu çıkarıp ortanca ablama demo yapmaya başlıyor. kutunun içinde, nişanlısının ıdısının dıdısının almanya'dan getirdiği göz yaşartıcı bir sprey var. ne yapıyor, kokuyor mu, nasıl kokuyor, etkili mi derken, küçük ablamı konuşmak kesmiyor ve dolmuşun içinde sıkıveriyor spreyi. ikisi birden kendini dolmuştan dışarı atıyor hemen ve dışarıda beklemeye başlıyorlar. neyse, sonunda doluyor ve kalkıyor dolmuş. lakin tüm yolcuların ağzında aynı laf:"bir tuhaf kokuyor sanki". bütün camlar açılıyor ama koku gitmek bilmiyor. olayın tavan noktasıysa, orta sırada oturan şişmancana bir teyzenin yol boyu, "ay benzin mi kokuyor, ne kokuyor, benim tansiyonum var, kalbim var, bayıldım, bayılacağım,.." şeklinde ablamların ödünü koparması oluyor. tabii ki marifetlerini dillendirmiyorlar ama bağlarbaşında kendileri dolmuştan zor dışarı atıyorlar..
(dipnot:sözkonusu spreyi çocukken deodorant zannedip oyuncaklarıma sıktığımı, sonra da güzel kokuyor mu diye kokladığımı ve yüzümün gözümün şiştiğini eklersem, sanırım ablamların neden o kadar panikledikleri daha anlaşılır hale gelir:))

1 yorum:

Ned Dorsey dedi ki...

Ne güzel dolmuşlardı onlar. Vrnn vrnn, güzel ses çıkarırlardı. Şimdi neredeler acaba..