Akşam iş çıkışı. On dakika önce gelmesi gereken otobüsünüz bir saat geçmesine rağmen gelmemiş. Şoförün yüzünü zihninizde canlandırıp, "Kaç saattir neredesin kardeşim?!" türü sessiz çemkirmelere başlamışken nihayet otobüs gelmiştir ve itiş kakış içerisinde atarsınız kendinizi otobüse. Tam istim koyvereceğiniz sırada zihninizde canlandırdığınız tipe hiç uymayan bir şoför karşılar sizi: "Buyrun, hoşgeldiniz. Sizi şöyle arkaya doğru alalım". Aynı nezaketle sizden sonrakileri de karşılar. Ve bunu her durakta tekrarlar.
-Bu İETT'nin başlattığı bir pilot uygulama mıdır?
-Hayır, değildir.
-Şoförün kendiliğinden ortaya koyduğu bir performans, kendisi için küçük İstanbul için büyük bir adım mıdır?
-Hayır, değildir.
-Peki ya nedir?
-Saatlerdir direksiyon sallayan, trafikle ve envai çeşit yolcuyla boğuşmaktan yorgun düşen bir şoförün, bütün bunlarla başa çıkmak için geliştirdiği bir yöntemdir. Zira bütün bu nezaketi, yarı baygın, ellerini direksiyonun üzerinde birleştirip üzerine yatmış vaziyetteyken göstemektedir.
Not: Otobüste'ki ilk yazım. Son blog konferansında aldığım "Otobüste" yazarlık davetine geç icabet edişimin bundan sonraki yazılarımın frekansına etki etmemesini umuyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
keske biraz fotosoplayıp cınce yazıyı ucurup otobusu de tesıle boyasaydın
:) Aaa Mehmet adlı bir yolcumuz da vardı di mi?:p
Hoş gelmişin Mehmet. Harbiden, bu durum bir uzakdoğu şehir hatları otobüsünde olduğunda normal karşılanacak bir hareket:))
Hoşgeldinnn, arkalara doğru ilerleyelim lütfen :P
:)))
Hoşbulduk! Beni bu kadar güleryüzle karşılayacağınızı bilseydim şartları zorlar çok önce gelirdim:)
Görseli flickr'da artıp bunu bulunca direkt atladım üstüne, kurcalamak hiç aklıma gelmedi. Şimdi düşünüyorum da photoshop'lasaydım, fotoğrafı benim çektiğim zannedilebilirdi.
Yorum Gönder