Çarşamba, Kasım 01, 2006

çok samimi görünüyordunuz

ya bayram arefesiydi ya da bayramın ilk günü. moralim çok bozuktu, evime sığamadım, kadıköy'e kaçtım. hep gittiğim yerde birkaç kadeh birşeyler içtim, gece 2'de hala berbat hissettiğimi fark edince eve dönmeye karar verip kalktım. kapıda şeytan dürttü, moda'ya doğru yürüyeyim biraz dedim, taksiye de oradaki duraktan binerim, hava alırsam iyi gelir belki, falan filan.
moda caddesini yarılamışken karşıma hemen hemen benim ebatlarımda, simsiyah bir sokak köpeği çıktı. tanımadığım köpeklerden, hele sokak köpeklerinden tahmin edemeyeceğiniz raddelerde korkarım, ama bundan korkmadım nedense. geldi, geldi, tam önümde durup o koca patilerini göğsüme dayadı. resmen sev beni diyor. sevemem seni dedim, ablalarım tanımadığım kedileri, köpekleri sevmeme izin vermiyor. (bu konuda biraz sabıkalıyım, kuduz aşısı yemişliğim var zira) bu defa da elimdeki hırkanın ucunu dişleriyle çekiştirmeye başladı. oyun istiyor. oyun da oynayamam dedim, ona da kızarlar. caddenin ortasındayız hem dedim, ezileceğiz şimdi. hem ben senin bildiğin kızlardan değilim dedim. biz böyle hırkayı iki ucundan çekiştirip dururken gelen bir taksiyi durdurdum, ben bu taksiyle evime gidiyorum bırak bakayım artık hırkamı dedim. bıraktı ve taksiye bindim. takside kriz halinde gülmeye başladım, iki dakika kadar konuşamadım gülmekten. sonra da taksici deli falan zannetmesin diye olanları anlattım.
taksici, o sizin köpeğiniz değil miydi, dedi.
haayır canım, sokak köpeği, dedim.
aaa, dedi, ama ben sizin köpeğiniz sandım, çok samimi görünüyordunuz!

1 yorum:

Ned Dorsey dedi ki...

"Çok samimi gördüm sizi" ile "çok samimi görünüyordunuz" arasında ne kadar fark var di mi?

Sokak köpekleri azıcık ilgi gördükleri zaman "sahip bulduklarını" sanıyorlar. İnsanı ikilemde bırakıyorlar. Oooff off