Mecidiyeköy'den binmiştim.
İki sene önceydi herhalde.
Bakırköy'e gidiyordum.
Arkamda iki tane üniversiteli kız oturuyordu.
Çantam olmadığı için yanımda, okuyacak bir şeyim yoktu.
Sesleri de yüksek çıktığı için sohbetlerine kaydı kulağım.
İsimleri hatırlamıyorum şimdi. (Atacağım o yüzden.)
Bir tanesi nişanını anlatıyordu ötekine.
"Sen de artık götür, tanıştır Muhittin'i ailenle" diyordu.
Ötekinin nişanlanmış olmasından mıdır nedir, devamlı savunma halindeydi öteki kız.
"Muhittin'in şimdilik askerlik problemi var, onu yapsın bir gelsin, sonra istemeye gelir beni" dedi.
Nişanlanmış olan kız, nişan gününü ve Cengiz'in o gün yaptıklarını gülerek anlatıyordu.
Sonra, eski günlere gittiler. Henüz nişanlanmamış olan kız, Cengiz'in nişanlısına "Sen Ali ile çok iyiydin ya, niye ayrıldınız?" diye sordu.
"Ali'yi seviyorum hâlâ, ama işte olmadı, yürümedi. O da zaten nişanlandı bilmem kimle" dedi.
Sonra sesi değişti. Ali'yi hatırlamıştı.
Ve ben o sohbeti Cengiz duysaydı neler olurdu acaba diye kafamda senaryolar yazarak Bakırköy'de indim otobüsten.
Başka şeyler de düşünmüş olabilirim.
Boş ver.
Pazartesi, Mayıs 29, 2006
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder