Futbolla uzaktan yakından ilgili olmayan bir insan olduğum için bu hikayenin ne tarihini ne de skorun ne olduğunu hatırlıyorum. Onun için baştan söyleyeyim sonra sormayın.
Benim bir deli kız kardeşim var. Kendisi futbol delisi ve fanatik Fenerbahçeli. Bir de kuzenimiz var. O, olayı daha da aşmış, anne baba demeden Fener demiş bir çocuk. Evet evet gerçekten ilk söylediği söz fenerdi ve babası Ankara Gücü taraftarı ve etrafında onu etkileyecek başka bir futbol sevdalısı yokken Fener dedi ilk kelime olarak. Doğuştan Fenerli diye biz ona diyoruz işte.
Sevgili kız kardeşim – başta da söylediğim gibi sene bilmem kaç – bir gün bana, abla hadi hafta sonu İstanbul’a gidelim dedi. Hem gezeriz, hem de teyzemi görmüş oluruz. Olur vallahi, niçin olmasın. Hatta süper olur dedim kendisine. Biz gitme kararı almış ama henüz aksiyon almamışken, doğuştan Fenerli kuzenimgil akşam bize oturmaya geldi. Laf lafı açtı, biz hafta sonu İstanbul’a gidiyoruz dedik. Doğuştan Fenerli “neyle gideceksiniz?” dedi, biz “bilmiyoruz” dedik. “Hafta sonundaki Fener-Galatasaray maçına araba kaldırıyorum. Ben size de yer ayarlarım, bilet falan almayın” dedi. “Olur” dedik biz de. Meğersem ben oyuna gelmişim, sevgili kız kardeşimin tek derdi zaten maça gitmekmiş. Futbol literatürü ile konuşmak gerekir ise ben golü yemişim. Neyse elden geleceğine kardeşimden gelsin gol, işin o tarafında değilim zaten.
Ama ama siz hiç bir otobüs dolusu futbol fanatiği ile yolculuk yaptınız mı sorarım size. Hem de, sözde de olsa bir Galatasaraylı olarak, ateşli Fenerbahçe taraftarlarıyla birlikte.
Benim bildiğim Ankara-İstanbul arası, otobüsle 6 hadi bilemedin 7 saat sürer. Biz tam 10 saatte vardık İstanbul’a. Arkadaşlar yola çıkmadan içmeye başlamışlardı ve bütün yol boyunca da içtiler. Tabi o kadar bira tüketimi sonucu, doğanın çağrısına karşı koyamıyor insan.
Biz 3 otobüslük bir konvoyuz. Biri durdu mu hepsi durmak zorunda. Otobüslerden birisi bir benzinliğe giriyor, diğerleri de peşinden. Durmuşken, sadece tuvalete gitme ihtiyacı duyanlar değil, herkes iniyor otobüslerden ve daha ziyade Galatasaray’a küfür şeklinde bir tezaruat başlıyor. Otobüs liderleri, zorla milleti tekrar otobüslerine bindiriyor. Kimse yerine oturmuyor. Her seferinde aşağıda yolcu kalmadığından emin olmak için sayım yapılıyor. Duraklama esnasında gazı almış olan arkadaşlar tezaruata devam ediyorlar tabi. Neyse yola devam, aslında küfürün biri bin para ama iki tane bayan var otobüste diye otobüs liderimiz yolcuları biraz sakinleştiriyor. Sakin sakin yolumuza devam ediyoruz. Ama bu sadece yarım saat sürüyor. Sonra gene birilerinin tuvalete gitmesi gerekiyor biz bu sefer benzinci bile bulamadan yol kenarında duruveriyoruz. 10 saat yolculuk böyle yarım saatte bir dur kalklarla tamamlanıyor. İstanbul’a indiğimizde bitik vaziyetteydim ama küfür lügatıma o güne kadar duymadığım, akla hayale gelmez kelimeler, söz öbekleri eklenmişti.
Yol boyunca bütün o duraklamalar, bağırmalar cümbüş bir yana beni asıl dumura uğratan, yolcuların sakinleştiği bir anda arkamızda oturan dörtlü grubun kendi aralarında yaptıkları bilgi yarışması oldu.
- 1967 senesinde, Karşıyaka maçında golleri kim, kaçıncı dakikada attı?
- 1983’de bilmem hangi futbolcu ne kadar transfer parası aldı?
- Bilmem hangi başkan kaç oyla seçildi?
- X futbolcunun kaç çocuğu var? Adları, yaşları?
Ve benzeri bir sürü istatistiğin sorulduğu sorular. Ha bu sonuncu size çok mu abartılı geldi? Gelmesin – inanın ben bunu istesem uyduramam- çünkü bu soru gerçekten soruldu ve cevabı da doğru verildi. Ben tabi futbolcunun adını bile hatırlamıyorum ama o esnada uyuyor numarası yapan ben ve kardeşim soruda biraz irkilip, cevabın doğruluğunun onaylanmasıyla beraber gözlerimiz fal taşı gibi açılmış, inanamamıştık.
Her zaman aynı amaçlarla, birbirini tanıyan insanlarla yola çıkmanın çok zevkli olacağını düşünmüşümdür. Düğüne, konsere, maça gitmek için toplaşmış, otobüs tutmuş insanlar. Gerçekten zevkli de geçer bu yolculuklar. Ama bu anlattığım yolculuktan sonra bir şeyi çok iyi anladım ki, AMAÇ gerçekten önemliymiş.
Futbol sevdalısı değilseniz, hele ki o takımın taraftarı değilseniz asla ama asla o otobüsle yola çıkmayın.
15 yorum:
sözde bile olsa bir galatasaraylıya "Fenerbahçem Benim Biricik Sevgilim....." başlıklı bir yazı yazdırdıkları için o arkadaşları ayrıca tebrik ederim:) bilgi yarışmasını kazanamayacak olsam da o otobüste olmak isterdim:)
Yılını hatırlamıyorum. Bir FB-GS maçında bir Fenerbahçeli (artık takım tutmuyorum) olarak maçı FB tarafında yer kalmamasından dolayı GS'li taraftarlarla izlemiştim.
Berbat bir deneyim idi. Küfür ettikleri adamlar - o zamanlar- benim en sevdiğim insanlardı.
Sesimi de çıkartamıyordum. Herkesin gözü dönmüştü.
FB gol attığında da hiç sesim çıkmamıştı.
Taraftar olmak bence iyi bir şey değil. Hatta kötülenmesi gereken bir şey.
Gülşah. Valla dalavereye gelmişsin. Halbuki "ben uçaklan giderim İstanbula sadece" deyiverseydin...
Pamuğu çıkarabilirsin artık kulağından. Geçti. Geçmiş. Geçmiş zaman olmuş yani.
Belki de bu yüzden futbol kitlelere yayılamıyordur ülkemizde. Ne dersiniz? (Kitlelere yayılmış zaten de.. Daha fazla yayılmasından dem vuruyorum ben tabii.)
Futbol yayılsın da fanatiklik yayılmasın, aman.
O durduğunuz benzikliklerdeki müşterilerden biri olduğumu düşünemiyorum! Koşarak uzaklaşır, topuklayarak gözden kaybolurdum sanırım. Eminim silahları filan da vardır bunların.
Gülşah, bir ukalaymışcasına, yazının dilini ve yapısını da çok başarılı bulduğumu belirtmeden geçemeyeceğim.
Deniz
Bizim yazılarımıza da ukalalık yapsan. En azindan benimkilere...
Hic olmazsa "yazının dilini ve yapısını BAŞARISIZ bulduğumu belirtmeden geçemeyeceğim" desen.
Veya da bunun icin bir otobuste googlegroups kurulsa ve yaptigimiz imlayi hatalarini ve mantik yanlislarini tartissak.
Nasil olur?
Teşekkür ederim Deniz'cim. Aslında bu hikayeyi uzun zamandır yazmak istiyordum ama oturup düşüne düşüne, sile düzelte yazmaya bir türlü zaman bulamadım, en sonunda da tezaruat'ın nasıl yazıldığını imla klavuzundan kontrol bile etmeden yazıverdim.
Bu arada "Tezahürat" diye yazılıyormuş. Bu ayıbımı yüzüme vurmadığınız için hepinize teşekkür ederim. Özellik Murat bilir ben yakalasam asla affetmezdim :D
Ehe, ben de farketmedim ki hayret :) Ama söylemezdim yine de.
Ali'cim, aslında her yazıya 'hm şöyle olmuş, burası böyle' diyen bir ses var içimde ama öyle çok bilmiş, ahkam kesen kişilere gıcık olduğumdan kendimi tutuyorum. Tabi bezen tutamıyorum. Bir de şu var, herkes bukonulara benim kadar kafayı takmıyor olabilir elbet. Vatansız Kral bana sinir oluyor mesela bu mevzuda :)
Ali, teklifini şimdilik iki kişi başlatıp, sonrasında katılmak isteyenlerle çoğaltmayı teklif ediyorum ben de. Ne dersin? Hem grubun amacı bu olacağı için rahat rahat da konuşuruz, mis.
Tamam o zaman :)
http://groups.google.com/group/otobuste
Gruba üyelik için başvurduğumda karşıma çıkan mesaj aşağıdaki gibi, ingilizce sayfalarda oops görmek garip gelmiyordu ama bu tüh nerden çıktı ya:)
"Tüh
Maalesef şu anda bu sayfayı gösteremiyoruz.
Lütfen birkaç dakika sonra yeniden deneyin.
Bu hatayı almaya devam ederseniz lütfen Google Destek ile bağlantı kurun. "
Az once problemi giderdim.
Google Destek gibiyim bu gece :))
"Tüh" :)))
Sabah sabah ne güldürdün Hüseyin!
Ben de dosya açmak istediğimde Firefox soruyor:
"Firefox bu dosyayla ne yapsın?"
:)
:)
Blogger da bazen "Profil Uygun Değil"
diyor...
gülşah bu arada uzun zamandır uyuyan yolculardan dı ses getiren bi uyanma durumu yaşamış :P
otobüste nası uyuyolar hala annayamam hele o şeirlerarası uzun yolculuklar ki en sonuncusu ve de ilk ve son hatta izmire 12 sene önce yapmıstım bi daa tööbe dedim. gece bööle herkes uyuyo ve ben uyanık kapkara loş otobüs ışıkları dım dım dım
gülşahın affına sıınarak madem konu oldu bini bir para diim hehehe burdan kurallara karsı olduumu bi daa belirtir yazım kurallarına açtıım savasta herkesi yanıma beklerim. du bi denizin commentini inceliim biseler çıkcak mı :) eh var bir iki bise de onnarda yok artık lebron budu irdelenmez simdi dierek geçiom :)
harikayım ben
Murat kimdir? Lütfen, yolcular arasında adı geçmeyen kişilerin isimlerini burada telaffuz etmeyelim:P
Türkçe hatalarından dem vurulmaya başlandı mı, sonu gelmez bunun, Orta Asya'ya kadar gideriz valla. Bu susuzlukta da oralara hiç uzanmayalım. Ne güzel, üç tarafımız denizle çevrili, Deniz Ural da var, Vatansız bir kralımız da var. Haydi bari gidip otobüs şirketi kuralım. Blogu olan otobüs firması olarak kısıtlı bir kitleye hizmet sunar, Türkçe üzerine sohbet eder, sohbet bitince de farları kapatıp uyuruz. Zira her yolcu insandır.
Firefox bu comment'le naapsın.
Yorum Gönder