Hikayemiz taa St. Petersburg'dan, Atilla İlhan'dan. Ayrıca sanırım blogumuzdaki ilk troleybüs girişi de bu oluyor. Teşekkürler Atilla İlhan.
İlkokullarımızın, okula giriş parolası vardır, "Türküm, doğruyum, çalışkanım" diye başlayıp devam eden..
Malum "and"ın içinde "yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak" kısmı vardır ya..
işte bu kısım, bizim kültürümüzün bir parçası olarak, kanımıza dahi işlemiş. Biz büyüklerimizi hep sayarız hani..
Ben küçükken büyüklerimizi sayma olayını en çok otobüslerde yaşardım.
Hiçbir zaman oturarak gittiğimi hatırlamam evimize, hep büyüklerimi sayardım! ( kaç taneler diye :p )
St.Petersburg'da yaşayan bir Türk olarak, şehre ilk geldiğim günlerde "andımız"a inat, yaşayan insanlar gördüm burada..
Gençler değil, aksine yaşlılar.. Otobüste, troleybüste, tramvayda, metroda hiç fark etmez..
Elinde pazar arabası ile, beli bükülmüş ve önünde duran otobüsün üç tanecik merdivenini nasıl çıkabilirim düşüncesi ile duraklayan bir babuşka (yaşlı nine) görürsünüz şehrin herhangi bir durağında.. Bu halde onu gören ben, otobüsten inip yardıma meylederim lakin kendisinden beklenmeyen bir çeviklikle, eliyle reddeder beni, gözümün içine bakarak kızgınlığını ifade eden şeyler söyler.. Tam anlamam ama ters bir şeyler olduğunu düşünerek yerime geçerim.. İlk adımı atması en zoru olanıdır onun için, çünkü arkasındaki pazar arabası ile birlikte adımı attıktan sonra dengede durabilmesi, o yaşlı bedene zor gelir. Ta ki, içeri girer, 1-2 dakika soluklandıktan sonra, kafasınını yerden kaldırır ve etrafına göz atar. Kendisini süzen bakışlar arasında, bir tane insan kalkıp da yer vermeye niyetlenmez, üstüne üstlük benim kalkıp yer vermeye kalkışmam, başka bir anormalliğin başlangıcıdır, otobüste.. Babuşka, bir burun kıvırır ki, mimiklerinin kahrından erir gidirsiniz, o kadar ezer sizi bakışı ile.. Kalkmam yerimden, zaten şaşkınlıktan çakılıp kalmışımdır, nereye kalkayım..
Sonraları dillerini de anlamaya başlamakla birlikte, şunları da duymadı değilim: Metro kapısında: "Git ordan genç adam, tek başıma kapıyı açamam mı ben, niye tutuyorsun"
Bir kez daha yer verme girişimi: "Tamam tamam, görmüyor musun, duruyorum ayakta"
Bir diğerinde: "Otur otur, sen daha yaşlısın benden!"
Bu gibi laflar.. Pek sık karşılaşırsınız bu durumla..
Yerinizi kabul eden ama bir teşekkür dahi etmeyen insanların yanında, çok medeni, çok tontonlarını da görürsünüz, gözlerinin içiyle gülerler size teşekkür ederken..
Ne olursa olsun, kanınıza işlemiştir bir kere "andınız".. Otobüste, troleybüste, tramvayda, metroda..
Fark etmez, neler duyacağınız umrunuzda değildir, kalkarsınız hemen yardım eder, ya da yer verirsiniz babuşkalara.. Deduşkalara..
Biliyorum neden böyle bu insanlar diye düşünüyorsunuz.. Ben de merak ediyorum..
2 yorum:
kültür meselesi diyeceğim ama.. . bizimki bazen işin kolayına, rahatına kaçma meselesine dönüştü.. . hiç unutmam.. sabah 8 den akşam 5 e kadar ayakta bir oyana bir buyana ağır iş mesaisinin ardından istanbul trafiği-anadolu yakasında bindiğim trende yanıma yaklaşan 50-55 yaşlarında ki adamın oğlum sen gençsin, izin verde ben oturayım demesini, henüz yeni oturmuş bedenimi ağır aksak ayaklandırırken bir laf diyemeyişimi hiç hazmedemedim.. . . hikayelerin bir de bu tarafı vardır.. .büyükler yaşlıdır, ve ayakta durmakda zorlanırlar.. . fakat bilmezler mi ki, insan oğlu vucudunu yeteri kadar çalıştırmadığı, ve hep pineklediği için dayanıksız ve hemen yorulurlar.. . .. . .alakası varmıdır bilmiyorum; terziye biraz dinlen demişler, o da ayağa kalkmış.. . atilla yazın güzeldir.. teşekkürler
Enteresan bakış açın için teşekkürler Flu.
Yorum Gönder