Çarşamba, Mart 14, 2007

İETT otobüsünde 45 dakikalık muavincilik oynamak


Sene bin dokuz yüz bilmem kaçtı (düşün akbil bile yoktu) ve ben yine okulluydum ve sınıfları doldurmak için katkıda bulunuyordum. 7 ‘ye bilemedin 8’e gidiyordum. Sonra da okuldan çıkıp eve gidiyordum.

Ben ve arkadaşım biletlerimizin bize verdiği yetkiye dayanarak otobüse binmiş, şoför amcamızın yüzüne bile bakmamış arkaya geçmek isterken, şoför bize baktı. İçimizden birinin seçilmesi gerektiğini ben anladım ve hemen atıldım. İçimde görev adamı bilinci vardı. Ya da buna bir nevi vatandaşlık görevi de diyebiliriz ve tabiri caizdir. Ve oracıkta muavin seçilmiştim, şoför amca yolu bilmediği için. Bu büyük bir görevdi ve öyle herkes yapamazdı.

Muavin amcalardan bildiğim kadarıyla para filan da toplamam gerekirdi ama buna lüzum yoktu. Sadece yol tarif edecektim. Bir de sonra şoför ağabeyin ayaklarını nasıl kullandığını yakından görecektim, sonra otobüse tanıdık biri binerse "bak ben muavin oldum" diyecektim, sonra duraklardaki insanlara gülümseyecektim. Bütün bunları neredeyse yaptım. Nerdeyse diyorum çünkü ufak bir aksilik çıkmıştı.

Şöyle ki, eve giderken genellikle yollar fazla ikiye, üçe ayrılmaz, ben de rahat rahat tarif ederdim. İşte bir yol ayırımında ben sağ mı sol mu diye karar veremezken, sağ dedim. Bak, demek istediğim soldu aslında. Yani sağımı ve solumu karıştırmıştım ya da bana göre mi şoföre göre mi söylemem gerektiğini kestirememiştim. Ellerimi kullanmakta aklıma gelmemişti, evet. Sonra işte, otobüs tam yanlış yola girdi, şimdi hapı yuttuk derken, arkadan homurdanmalar yükseldi. Ben, oracıkta istifa dilekçesini yazmayı, şoförün beni otobüsten atmasını, enseme bir tokat yemeği, hiç olmazsa kulağımın çekilmesini beklerken, otobüs durdu ve bütün bu etkinliklerin hiçbirisi olmadı. Gözlerimi şoför amcadan bir süre sakladım. Sonra bana seslendi. Gülümsüyordu. Hayır hayır, Erol Taş gibi değildi. Annemin ya da öğretmenlerimin bakışları gibiydi. Ben de "hehe" dedim ve barıştık, evet görevim elimden alınmadı. Sonra bana soğan ve sarımsak hikayesini anlattı. Ben de dinledim. Artık sağ sol yerine, soğan sarımsak diyordum. Bütün soğanlar ve bütün sarımsaklar son durakta bitince, rahatladım. Ama inmek istediğim durak bu olmadığı için bir daha geri yol almıştık ve haliyle 45 dakikayı geçmiştik. Sizleri kandırdım, özür dilerim, evet.

Hiç yorum yok: