Cuma, Temmuz 11, 2008

Otobüs hikayesi - çorap ve iki don

Yer: Istanbul
Otobüs: 87 /Edirnekapı-Taksim
Otobüs modeli: Halk otobüsü. En gürültülü cinslerinden.

En arka sıranın bir önünde veya iki önünde oturuyorum. Gürültüsü bol bir otobüs olduğu için, telefonun çaldığını duymuyorum ama arkamdan, hani şöyle görüntüsü sert olup da, ağzını açtığında sesinden hiç beklenmeyecek derecede ince ve çatlak bir ses çıkan genç adamlardan biri telefonda konuşmaya başlıyor.
- Ha ben aradım. Yaw sizin orada benim poşeti unutmuşum. (duruyor.)

Buradan anlıyoruz ki, torbayı unuttuğu arkadaşını aramış fakat arkadaşı ya açamamış veya ikinci bir ihtimal "çaldır-kapat" yapmış, arkadaşı geri arıyor.

- Siz o poşeti bi kenara koyun. Ben akşam gelir alırım.... Yok yok, önemli bir şey yok içinde. Dedim ya siz onu bi kenara koyun....

Şu anda o yönün aksine gidiyor ve bir işi var demek ki, akşama kadar torbayı unuttuğu yere uğrayamayacak. Bu arada o kişi bu nesneye "poşet" dedikçe ben burada "torba" diye yazmaya devam ediyorum. Elbette, farkındayım.

Karşı taraf - ne alakası varsa artık - poşetin içinde ne olduğunu soruyor. Zaten gürültüden ötürü bağırarak konuşmak zorunda kalan adamcağız, torbanın içinde ne olduğu söylediğinde, otobüste herkes duyuyor tabii ki.

- "Ya çok önemli bir şey değil, çorap var, iki de kilot falan var." Diyor.

Aklıma, askerde bana sivil günlerinden bir hatırasını anlatırken tamamen sansürsüz konuşup sonra sanki kullandığı diğer kelimeler normalmiş de, "don" demek ayıpmış gibi "....yav çavuşum çamaşır ipinden afedersin (utanarak) don düşmüş sokağa..." diye anlatan çocuk geldi.

Bizim yolcu da, çorap sayısını söylemedi ama kilot sayısına baya bi önem veriyordu herhalde. Çözemedim.
Telefon kapandı. Bilmiyorum artık, akşam gidip aldı mı "torbasını".

1 yorum:

Mine Yaman dedi ki...

Ehehehe :)) Bbu resim çok komikmiş yaa :))

Adamcağız napsın, biliyorsun ki tabu kelimeler var, kilot dese çok ilgi çekmez diye düşünmüş tabi ama senden kaçar mı :)
Don dese bir çok kişiden kaçmayacaktı :))