Perşembe, Kasım 29, 2007

OGS'si olmayan otobüs

"Ha şimdi geldi, ha birazdan gelecek" diye diye, neredeyse 45 dakika, buz gibi havada otobüsü bekledim. Halbuki kalkış saatini iki dakika geçtiği anda bas git! Di mi? Dedim ya, "ha geldi, ha gelecek" derken kaldım işte.

Sonra durağın (Mecidiyeköy) matrak görevlisi çıktı geldi. Durakta bekleyenlere şovmen edasıyla "Aaaa biz sizi unuttuk" dedi. Meğersem otobüs arıza yapmış, gelemeyecekmiş. "Hemen size başka bir otobüs ayarlıyorum" dedi ve gitti.

Vardiyalı çalışıyorlar herhalde, akşamları o durağa bakan orta yaşlı bir görevli var. Aksayan seferlere inat, mümkün olduğu kadar sıcak ve pozitif yaklaşıyor duraklarda dizilmiş yolculara. Hani memur havası da yok hareketlerinde, dedim ya, şovmen gibi bir adam.

İki dakika sonra bir otobüs ayarladı. Durağın önüne geldi otobüsle birlikte. Sonra da yolculardan bir tanesine "yalnız bu arkadaş yolu bilemez, o yüzden siz yanında oturun, yolu tarif edin, olur mu canım-cicim" gibisinden bir ricada bulundu. Gönüllü yolcu bu öneriyi kabul etti. Bindik otobüse. Biraz ilerledik ki.... Şoför "Aaa OGS yok" diyerek otobüsten indi. "Hareket amirliği" (bu tabelaya da hayranım) demez mi "OGS yok".

Matrak şovmenimiz hemen devreye girdi ve şöyle bir çözüm önerdi şoföre ve onun yanında dikilmekte olan "kılavuz yolcu"ya: "Bir sonraki durakta binen bir yolcu olursa, ona akbil bastırmayın, ücretini alın, o ücret ile gişelerden geçersiniz."

Bravo dedim içimden. Sonra çıktık yola. E6'dan (İstanbul dışı okurlarımız için - TEM diye de bilinen yoldan) giden ve birkaç duraktan daha yolcu alıp sonra otobandan hiç durmadan giden bir seferdi bu. Ya hiç yolcu binmezse.. diye merak ettim. Bekledim. Bir sonraki durakta birisi bindi. Adam tam akbili basacakken durduruldu, yol ücreti nakit olarak tahsil edildi ve niye akbilini kullanmasına izin verilmediği anlatıldı, adam şaşırdı, güldü, geçti yerine oturdu.

"Bunu da gördük" dedim içimden ve sonra sızdım.

4 yorum:

Engin dedi ki...

iyiymiş valla ya. yeni gördüm siteyi ama bir sonraki gelişim çok uzak olmayacak.

Ned Dorsey dedi ki...

Her daim bekleriz. Kırmızı düğmeye basmaya gerek yok. Kapımız hep açık. :)

duyuşen... dedi ki...

bayılıyorum sizin bu *fantastik ötesi gerçek* hikayelerinize :))))

Hâlet-i Ruhiyem dedi ki...

valla ne diyim komikmiş gerçekten.. :) iyi akıl edilmiş ama.. :)