Perşembe, Mart 19, 2009

Sen İstanbul'da yaşamıyo musun?

Anadolu Yakasındaki Metrobüs'e ilk binişim, minibüsten in, üst geçitten geç, oradan yürü, derken kavuşuyorum sonunda. En sevdiğim şey bileti turnikede aldığınız için metrobüsün tüm kapıları sizin için biniş kapısı.. (Eskiden kapıların üstünde binilir, inilir yazıyodu, artık yok di mi?)
Orta kapıdan biniyor, oturacak yer olmasada kabalık olmayan otobüsün orta kapısının karşısında duruyorum. Bir yandan da elimde çantamdan çıkardığım aynayla rüzgardan dağılan saçımı başımı düzeltiyorum.
Derken yaşlı bir amca biniyor, kendisine yer veren genç adamın teklifini önce kabul etmeyip, diyor ki, yok yok, ben Ömür durağında inicem. Bu arada biz daha Acıbadem'deyiz. (Bilmeyenler için Anadolu yakasından Bahçelievler Ömür metrobüsle bile olsa yarım saatten fazla sürer yani) Neyse sonra oturuyo ve önünde ayakta duran çocukla sohbete devam ediyor.

- Ben Ömür durağında inicem.
- Tamam bu karşıya geçiyo zaten.
- Tamam ama Ömür durağında inicem.
- Peki
- Sen Ömür Durağını biliyo musun?
- Hayır bilmiyorum.
- Sen İstanbul'da yaşamıyo musun?
- İstanbul'da yaşıyorum.
- Peki Ömür Durağını nasıl bilmezsin.

Orada oturan başkaları anlatıyor, amca şurda inicen aktarma yapıcan diyo ama amca hala sorgular gözlerle adama bakıyor, genç adam amcadan tırsıyor.
Sonuç mu?
Adam benim durduğum yere doğru ilerleyip amcadan kaçtı, teyzeler amcaya nasıl gideceğini anlatmaya devam etti, ben aynama baktım...

Hiç yorum yok: