Blogumuzu ziyaret edip, kesinlikle bu da burda olmalı diyen Metin Araman bize aşağıdaki hikayeyi göndermiş. Sağolsun...
Bu teyzeler bir alem :)
Yıl 2001 İETT otobüsündeyiz. Beyazıd'dan bindik, Şirinevler istikametine gidiyoruz. İETT'lerde inmek için düğmeye basıyorsunuz, şoförün ikaz lambası yanıyor malum. Yaşlı bi teyze Şehremini'nde ayağa kalktı, kapıya doğru yürüdü, Çapa'da inecek. Otobüs inecek yok diye, devam etti. Geçen diyalog;
Teyze- Heeey, inecektim ben, niye kapıyı açmıyorsunuz şöför bey evladım.
Şoför- İyi de teyzecim, düğmeye basan olmadı ki
Teyze- Ya illa düğmeye mi basmak lazım inmek için... ???
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
Ben teşekkür ederim asıl, böyle bir blog hazırladığınız için,
Metin ARAMAN
"İETT'lerde inmek için düğmeye basıyorsunuz, şoförün ikaz lambası yanıyor malum."
ankara'da yada İETT olmayan yerlerde baska turlu uygulamalar var havası aldım bu cumleden ve merak ettım baska ne sekıller olabılıo?
ankarada bazı otobüslerde düğmeye basınca korna sesi gibi bi ses çıkıyo, lamba patladıysa içerden korna çalalım şoför durmayı, durduysa kapıyı açmayı unutmasın diye, yoksa prosedür her yerde aynı, durağa gelmeden önce kapılara yaklaş, düğmeye bas, bekle, in:)
Teşekkür ederim sevgili Metin Araman. Duraktan alalım isterseniz. İnmek için düğmeye basmak lazım da, binmek için durakta dikiliyor olmak yeterli. (Gerçi dikiliyor olmak da yeterli olmuyor bazı durumlarda. Var mı bu konuda post'u olan?:)
İnme-binme deyince.. Ekleyeyim.
Denizli'de otobüsler, İstanbul'daki gibiydi ama minibüslere 90'lı yılların sonuna doğru "kapı zili" koymaya başladılar. Her koltuğun yanında bir kapı zili. İnmek istediğin zaman basıyorsun. Ya kuş ötüyor, ya "ding-dong" sesi geliyor ya da "bzzzzzt" ediyor. Şoför de seni ilk durakta indiriyor. Görmedim, duymadım, yüksek sesle söyleseydin, bağırsaydın, cıyaklasaydın kavgası olmuyor böylece.
Ama maalesef yalnızca minibüslerde geçerli.
Hehehe :)
Bir de ışık yandığı halde açılmayan kapılar var, o geldi aklıma :)
Yorum Gönder