Cuma, Haziran 16, 2006

Taksi hikayesi - Genel

Gariptir, taksicilerin İstanbul'da bizden çok cadde ve sokak bilmesini bekleriz ama çok garip şeylerle karşılaşırız. Ben de Valikonağı Caddesi'nin nerede olduğunu bilmeyen bir taksiciye rastladım. Avcılar'daki taksici bilmeyebilir ama bu taksici Taksim'de geziyordu!

Taksi şöförleri ile ilgili bir ilginç durum daha tespit ettim. Zincirlikuyu'daki Karayolları binasını bilmeyen taksici yoktur sanıyordum. Şimdiye kadar ben üç tanesini saydım. Evet, üçü de Mecidiyeköy civarında gezinmelerine rağmen Karayolları binasını bilmiyorlardı...

Enteresan.

Pazar, Haziran 11, 2006

Metro reklamları. Ekran hikayesi

Geçen gün metroya bindim. Taksim'den Levent'e.
Gözüm hep şu ekranlara kayıyor.
Bir reklam vardı orada.
Başlıklarında "Haberin Google'ı ...." diyordu. Bir haber sitesiydi sanırım. Adresini almadım ama bu laf beni çok düşündürdü.

Sporun Yahoo'su, Posta hizmetlerinin Hotmail'i, Bilmemneyin MSN'i...

Diyalog - otobüs hikayesi

- Uf, kıza bak. Beckham'ın karısına benziyor.
- Aman be, boşver. Ben Michael Douglas'ın karısına bayılıyom.
- Hiç zevk yok sende. Totti'nin karısını gördün mü sen hiç? Dün TV'de vardı.
- Yok.
- İşte ben ona hatun derim. Manyak bişi lan.
- Şeyin karısı da güzel... Kimdi... Şey.. Şu hani suratı yaralı bi şarkıcı var ya.. Neydi adı..
- Zenci olan mı?
- Hah, tamam o.
- Seal.
- Hah, işte Seal'in karısı olan kadın. Mankendi di mi o?
- Evet, haa doğru, güzel hatundur o.

Kızların isimlerine takılı kalmayın. Erkekler de bir kadına, birisinin karısı olduğu zaman daha fazla ilgi gösterir. Kadın kim olursa olsun, isterse prenses olsun, o her zaman "o adamın karısı" olarak anılacaktır.

Aynı kızlar da, Beckham'ı evlendikten sonra "fark eden" kızlar değil miydi? Al birini vur ötekine.

Pazartesi, Haziran 05, 2006

Otobüs Hikayesi - Gözlem yapan çocuklar

Otobüslerde dikkatimi çeken bir şey var. Genellikle ilkokul yaşında ve biraz daha küçük kız çocukları otobüsteki genç kızları izliyorlar. Hani “rol model” denilen şey yani. Ben de o küçük çocukların hangi tip kızları incelediklerini inceliyorum. Şimdiye kadar hep “aile ablası” modelindeki kızları incelediklerini gördüm. Belirli bir yaşın üstündeki kızları incelemiyorlar. Yani benim yaşıtım olan kızlara bakmıyorlar bile. Onların ilgi alanı daha çok üniversite çağında ve lisenin son yıllarını yaşayan ablaları. Bağıra çağıra konuşan ve “kız grubu” halinde gezen kızlardan ziyade otobüste tek başına oturan (kitap okuyan veya telefonda konuşan) kızları takip ediyorlar. Hatta yanında erkek arkadaşı olan kızlarla fazla ilgilenmediklerini düşündürtecek kadar gözlem de var elimde. Bunun bir sebebi de o yaştaki küçük kızların henüz “erkek” tanımı ile algısı arasındaki fark olabilir. Çok değil, beş-altı sene sonra onların da algısı ve tanımlaması ablalarınınkinin aynısı oluyor.

Enteresan değil mi?

Bir şey daha var. Erkek çocuklar ise ne kızlara ne de hemcinslerine bakıyorlar. Belki de erkek çocuklar rol modeli gözlemlerini otobüste yapmıyorlar. Enteresan. Halbuki kız çocukları bunu otobüste de yapmaktan çekinmiyorlar. Daha dün, 5 yaşında bir kızın durakta başlayıp yol boyu devam eden “abla gözlemine” şahit oldum. Dışardan görüntümüz şu idi: Gözlemlenen kız olayın farkında değildi (canı sıkkın gibi duran, daha çok yere bakan bir kızdı - yaşı en fazla 19’dur herhalde), küçük kız ise sabit bakışlarla baştan aşağı “ablasını” gözlemliyordu ve ben de küçük kızın nasıl gözlem yaptığını gözlemliyordum. Sonradan fark ettim, küçük kızın annesinin kucağında bulunan 1 yaş civarındaki erkek kardeşi de beni gözlemliyordu. Annesi fark etti ve “abi o, abi” diyerek beni küçük çocuğa tarif etti. Enteresan sahneydi.