Pazartesi, Mayıs 22, 2006

Ne kadar?! (Dolcak hikayesi)

İzmir'de okuyan Aydınlı bir arkadaşım gelmişti. İsmi İlker.
Ben o zamanlar Bakırköy'de oturuyordum.
O zamanlar dediğim de artislik yapmak gibi olmasın
alt tarafı 4 sene önce, ama "o zamanlar" işte :)

İlker Erinçler'e geldi önce iki gece kaldı orada, sonra birlikte bize,
Bakırköy'e gideceğiz. Taksim'de oturuyor Erinç.
Doğal olarak dolmuş kullanılacak, mösyöler otobüse binmiyorlar :)
İlker paşa da bir nevi İstanbul turu atacak, malum, yol uzun.

Taksim'de sahil sırası uzundur hep ama daha hızlı akar,
çevreyolu sırasında da az kişi olur ama 5 dolmuştan 2 tanesi oraya çalışır.
Şimdi misafir var, adamı sahilden götürmek gerekir dedik, sahilden sıraya geçtik. Bekliyoruz...
Başladı...

İlker: Bu Taksim Bakırköy ne kadar?
Erçin: Nasıl ne kadar?
Erinç: 1 milyon yüz
İlker: Yok olum öle değil ne kadar yani..
Erçin: Yol açıksa 20 dk en fazla da 40 dk
Erinç: Ya da 1 sat belki çünkü bazen be...
İlker: Ya öle değil be.. Ne kadaarr nee...
Erçin: 14 km
Erinç: Ya da 12 falan
İlker: Yaani ne kadar işte??!?!?!?!
Erçin: Star Wars biliyo musun? Yıldız destroyeri kadar ordaki...
Erinç: Ne demek ya ne kadar, hangi cins ölçü birimi kullanalım
Erçin: Ya İlker delirtmesene be adamı...
İlker: Ya bildiğin ne kadar be kardeşim, Aydın'ca...
Erçin, Erinç: Haaaaa... Tamaammm
Erinç: Aydın - İncirliova kadar falan..
İlker: Hahh.. Hayaşayın..
Erçin: Salak!
Erinç: Beyinsiz...
İlker: Napiyim olum en net bööle oluyo yani...

Yola çıkıldı.. Erinç'le birlikte, bir süre sessiz kaldıktan sonra
anıra anıra gülmeye başladığımızı,
ininceye kadar da güldüğümüzü hatırlıyorum.
Ayrıca İlker'in hiç ama hiç gülmediğini de...

1 yorum:

Ned Dorsey dedi ki...

"İki sigara içimi kadar" deseydiniz de anlardı o yaw.